En son ne zaman sırt üstü uzanıp gökyüzünü seyre daldınız? Hatırlamaya çalışın. Eğer hiç böyle bir şeyi yaşamadıysanız bu günlerde bir gece deneyin, derim. Yıldızları izlemenizi tavsiye ederim.
Geçtiğimiz hafta sonu 12 Ağustos 2023 Cumartesi gecesi, Yozgat’ın Çayıralan ilçesine bağlı Kaletepe Köyü’nde bir tepenin güneye bakan yüzünden meteor yağmurlarını izledim. Çıplak gözle meteorların parlayışlarını, ışıltılı izlerini yakalamaya çalıştım. Oltasına takılacak balığı bekleyen birinin bekleyişi gibi karanlık gökyüzü içerisindeki yıldızlar arasından gözüme takılacak meteor yağmurlarını bekledim.
Bu arada Büyükayı (Ursa Major) Takım yıldızını referans alıp diğer yıldızları tanımaya da çalıştım. Bir önceki gece de seyre çıkmıştım fakat 12 Ağustos ve 13 Ağustos gecelerinde daha sık meteor görülebileceği için işim daha kolay oldu.
Türkiye’de de pek çok noktada, pek çok kişi bu geceyi şenlik havasında, yeni hatıralar biriktirerek yaşadılar.
Güneş sisteminde güneşe yakınlığına göre Merkür, Venüs ve Dünya sıralanır. Daha sonraki gezegenler Mars ve Jüpiter ile bunların arasında bunlarla birlikte güneş etrafında dönen ve genişliği 1000 km olanlara kadar irili ufaklı binlerce asteroit yer alır.
Genel olarak “gök taşı” diye adlandırılan cisimlerin, aslında farklı sınıflandırmalara bağlı olarak tanımlandığı isimleri vardır. Asteroitlere kıyasla çok daha küçük boyutlarda olan kayaç veya metalik yapıdaki meteoroitler uzayda bulunmaktadır. Meteoroitler asteroitlerin veya kuyruklu yıldızların parçalarıdır. Hatta içlerinde Ay veya Mars yüzeyine gök cisimlerinin çarpmasıyla fırlamış parçacıklar da meteoroitleri oluşturmaktadır.
Meteoroitlerden atmosfere ulaşan ve etkileşmeyle parlayarak çoğunlukla toz haline dönüşmeleri esnasında geceleri izlerini fark ettiğimiz ve halk arasında “yıldız kayması” olarak bilinenler ise meteor olarak adlandırılmaktadır. Aslında yıldız kayması denmesi de doğru değildir. Güneşte bir yıldızdır ama kaymaz. Bura da yıldızların kayarak atmosfere girmesinden de söz etmiyoruz.
Meteorlar gezegenimizin “koruyucu kalkanı” olan atmosferin üst kısımlarında moleküller ile etkileşimi esnasında sürtünmenin de etkisiyle akkor haline gelir ve parçalanarak ufalanırlar. Meteorlardan bazılarının parçaları yeryüzüne kadar da ulaşabilmektedir. İşte bunlara da meteorit adı verilmektedir. Taşsı, demirli ve taşsı-demirli meteoritler bulunmaktadır.
Pek çok uygulamalı ve temel bilim alanları başta olmak üzere değişik konularda uzmanlaşmış araştırmacıların ilgilendiği çalışmalara konu olmaktadırlar.
Gökyüzünü anlamaya çalışmak, insanlığın tarihi kadar eski ve inceledikçe yeni merakların doğduğu bir bilim alanı, ilgi alanı, uğraşı alanı, hatta hobi alanı. Disiplinlerarası çalışmaları mecbur kılan, yorucu ve bir o kadar da zevkli bir araştırma sahasıdır.
Asırlarca önce başlayan, antik dönemlerde astronomi yalnızca, çıplak gözle görülen gök cisimlerinin gözlemi ve hareketleriyle ilgili kestirimlerden ibaretti. Havanın temiz oluşu da belki bunu kolaylaştırıyordu. Gürültü de olmayınca, muhtemelen yıldızlarla sohbetin de ayrı bir tadı olmalıydı. 
Zamanla gözlemevleri inşa edildi. İlk rasathaneler ilgi odağıydı. Uzaydaki her çeşit değişikliği gözlemlemek, veriler toplamak, onları incelemek ve akıl yürütmek önemliydi. Halen de önemlidir.
Gün geçtikçe yıldızların ve yıldız kümelerinin isimlendirilmesi, buradan hareketle referans alınacak bu kümelerden başlayarak daha çok yıldız için konum belirlenmesi de mümkün oldu. Yapılan çalışmalar bir standart oluşturmanın temellerini meydana getirdi. Daha sistematik yöntemler geliştirildi ve yıldızların isimlendirilmesi de kısmen kolaylaştı.
Yapılan onca yoğun çaba ve geçen onca zaman sonunda günümüzde insanlı uzay aracı uçuşları da gerçekleştirilebilmektedir. Artan araştırma faaliyetleri içerisinde yer alan ülke sayısındaki artışın, başta ekonomik olmak üzere imkânların ve yetişmiş insan gücünün düzeyiyle doğrudan ilişkisi olduğu açıktır.
Günümüzde uzay çalışmalarında kapasitesi çok yüksek olan NASA (“National Aeronautics and Space Administration”; Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi), ABD merkezli ve uzun vadeli pek çok araştırma projesinin yürütüldüğü bir kurumdur.  
NASA bünyesinde SETI (“Search for Extra -Terrestrial Intelligence”; Dünya Dışı Akıllı Yaşam Araştırması) uzun süre devam eden çalışmaları içermektedir. NASA – SETI, Dünya’nın dışında herhangi bir yerden gelen bilgi ve mesajların olup olmadığını tespit edip onların incelenmesini öncelikli misyon edinmiştir. Teorik anlamda pek çok kısıtlılık olan bir amaç kovalanmaktadır. Hangi yönden bakılırsa bakılsın hayal diye nitelendirebileceğimiz vizyonların peşine düşülmüş gibi gözükmekle birlikte, meteorlar üzerine yapılacak gözlemler ve meteoritlerin incelenmesiyle daha güncel ve yeni bilgilerin elde edilmesi mümkün hale gelmiştir.
NASA-SETI bünyesinde “Meteor Takip Sistemi” şeklinde isimlendirebileceğimiz CAMS (“Cameras for All-Sky Meteor Surveillance”; Tüm Gökyüzü Meteor Gözlem Kameraları) projesi ile Dünya’ya yönelip atmosfere giren meteorların yörüngeleri izlenmeye çalışılmaktadır.
İlk CAMS kamera istasyonları Ekim 2010'da Fremont Peak Gözlemevi’nde kurularak başlanmıştır. Beş yıl içerisinde kurulan yeni istasyonlarla Kaliforniya bölgesindeki istasyon sayısında artış sağlanmış ve ağa bağlanmıştır. Kamera ağları ABD'de Kaliforniya, Kuzey Kaliforniya, Arizona, Teksas, Arkansas, Maryland ve Florida gibi değişik noktalardan gökyüzünü izlemektedir. Yine ağa bağlı olarak Hollanda, Belçika ve Almanya olmak üzere Avrupa’nın farklı noktalarından da meteor takibi devam ettirilmektedir. Birleşik Arap Emirlikleri, Yeni Zelanda, Avustralya, Güney Afrika, Namibya, Brezilya ve Şili gibi çok farklı coğrafyalardan “gökyüzünün gizemli seyyahları” tanınmaya çalışılmaktadır. Bu kameralar sayesinde yeni meteorlar keşfedilip isimlendirilebilmiştir.
Bu çalışmalar, farklı ülkelerden araştırmacıların da ilgisini çekmektedir. Bütün Dünya’da 20 noktadan izleme yapılır hale gelindi. Bunlar arasında artık Türkiye de bulunmaktadır. Yozgat, Akdağmadeni ve Kayseri’deki istasyonlardan oluşan sistem 2 senedir çalışır durumdadır.
Yürütücülüğünü Ege Üniversitesi Fen Fakültesi Fizik Bölümü’nden Doç. Dr. Ozan Ünsalan'ın yaptığı, TÜBİTAK tarafından desteklenen ve 2017 yılında tamamlanmış olan Meteor Takip Sistemleri konulu proje kapsamında uluslararası bilgi birikimi bakımından faydalı bulgulara ulaşıldığından haberdar olduğumda sevindim. Meteor takip çalışmalarının yaygınlaştırılarak yürütülmesinde ülkemizin ve üniversitelerimizin çok yönlü görünürlüğü bakımından da önemli yararları olacağı konusunda hemfikirdim. Tamamlanan projenin devamında kesinti yaşanması ülkemiz için kayıp olacaktı. Bahse konu proje sonrasında benim de içinde yer aldığım bir çalışmaya Doç. Dr. Ozan Ünsalan ile başladık. Çalışmaların devam ettirilmesi için zaman kaybetmeden işe koyulmak gerekiyordu.
Düşündüğümüz şekilde Kayseri ve Yozgat coğrafi konumunda 3 farklı noktadan izlemeye yönelik takip sistemi ile güzel bir altyapı oluşturmaya başlanmış ve böylece yapılacak yeni gözlem ve araştırma çalışmaları için de kapı aralanmış olacaktı. Meteor takip sistemleri için NASA-SETI enstitüsünden Dr. Peter Jennıskens ve ekibinin temin edeceği CAMS yazılımı ile Doç. Dr. Ozan Ünsalan’ın sağlayacağı ekipman kullanılacaktı. Kurulum sürecinde yaşadığımız yorucu günler ve geceler bu işe girişmemenin daha iyi olacağını düşündürecek kadar beni sarsmıştı. Şimdi yeni veriler elde eden bir sistemin ülkemizde ve Yozgat’ta olmasından ayrı bir haz duyuyoruz. Yorulduğumuza değdiğini düşünüyorum.
Meteor takibi çalışmalarına dolaylı da olsa katkı verme fırsatımız oldu. Çok kısmi de olsa çalışmalara dâhil olabileceğimiz bir süreci yaşadık. Bu çalışmalarda yer almaktan memnuniyet duydum. Çalışmalardan elde edilecek sonuçların, yeni meteor yağmuru türlerinin keşfedilmesi potansiyelinin yüksek olduğuna inanıyoruz.
Yozgat Bozok Üniversitesi merkez yerleşkesinde ve Akdağmadeni ilçesindeki yerleşkesinde meteor takip sisteminin aktif hale getirilmiş olması üniversitelerin işbirliği açısından olumlu katkı sağlayacaktır. Yakın gelecekte benzer çalışmalara bu bölgelerimizde de ilgiyi artıracaktır.
Bekleyelim, izleyelim, görelim.