Dünya düzeninin,  “Çıkarlar çatışması ve dengesi” üzerine kurulu olduğunun, 
Adalet ve insan hakları temeline dayalı olması gereken sistemin, güçlülük temeline dayandığının, 
Bunun içindir ki dünyada savaşların, çatışmaların, çekişmelerin hiç bitmediğinin ve bitmeyeceğinin, 
Bunun içindir ki millet olarak adil olmak kadar güçlü de olmak zorunluluğumuz olduğunun FARKINDAYIM.
Güçlülerin, çıkarları için hiçbir değer tanımadığının,
Bu çıkarlar için canlıları, insanları,  bebek, çocuk, genç, yaşlı, kadın, erkek hiç ayırt etmeden herkesi ölüme, göçe, açlığa, sefalete, zulme götürebileceklerinin,
Suriye’de, Irak’ta, Libya’da, Doğu Türkistan’da, Ukrayna’da, Afrika’da, dünyanın her yerinde yaşanan acıların bu çıkar kavgası olduğunun, 
Türkiye’nin de bu kavganın tam da ortasında olduğunun FARKINDAYIM.
Güçlülerin, bir yandan silah kullanarak açıkça çıkarlarını kollarken, 
Diğer yandan hile ile mikrop yayarak, uyuşturucu kullandırarak, ahlaki yapıları çökerterek, sosyal bağları zayıflatarak  savaşını sürdürdüğünün,
Modern silahların ise, ülke yöneticilerini kendileri belirlemek, ekonomide oyunlar oynamak, teknoloji yoluyla sıradan insanların dahi en mahrem hayatlarına ulaşmak, sosyal medya yoluyla ya da ele geçirilen medya kullanılarak halkın algılarını yönetmek olduğunun, 
Türkiye’nin de modern silahların saldırısına maruz kaldığının FARKINDAYIM
Güçlülerin çıkarları gerektirdiği için ülkemizi parçalamak istediklerinin,
Bunun için içerden işbirlikçi vatan hainlerini kullandıklarının, 
Doğrudan ise silah, para, propaganda ve siyasi yardım yaptıklarının, 
Güneydoğu mücadelemizin sadece vatan hainleri ile değil emperyalist güçlerle olduğunun FARKINDAYIM.
Güçlülerin, devlet yapısını istemediklerinin, Türkiye Cumhuriyeti gibi güçlü, stratejik, köklü, geleneksel, milli dayanışması güçlü bir devleti ise hiç istemediklerinin, 
Bunun için Büyük Ortadoğu Projesinin yapıldığının ve uygulandığının,
Projenin birinci ayağı olan Irak Planının tamamlandığının, ikinci ayağı olan Suriye planının yarılandığının, üçüncü ayak olan Türkiye planının başlatıldığının,
Bir kısım güçlülerin başında ise kendi dini ve ideolojik saplantılarının peşinde olan grupların olduğunun, 
Bu grupların ekonomimizle, siyasetimizle, eğitimimizle, kültürümüzle, bürokrasimizle, basınımızla, hukukumuzla oynadıklarının FARKINDAYIM.
Türkiye Cumhuriyeti’nin güçlü devlet yapısını korumanın bu ülkede yaşayan tüm insanlar için hayati önem taşıdığının, 
Bedeli ne olursa olsun milli bütünlüğümüzün ve vatan bölünmezliğimizin korunması gerektiğinin,
Türklerin, güçlülerin aksine,   kendilerine ait devlet olmadan yaşayamayacaklarının, 
Anadolu topraklarına hükmetmek için de çok güçlü bir devlet olmak gerektiğinin FARKINDAYIM.
Hedefin, dünyaya kapıları açık ancak milli ekonomisi, milli kültürü, milli savunması, milli eğitimi, milli teknolojisi güçlü, laik ve demokrat bir ülke yönetimi olduğunun, 
Bu hedefi belirlemenin ve halkımıza anlatmanın siyasetçinin görevi olduğunun, 
Siyasetin ise tıkandığının,
Şu anki “parti” siyasetinin,  sıradan vatandaş olarak bizlerin farkında olduğu, saydığım konuların farkında olmadığının FARKINDAYIM.