Cehennem ateşinde yanmadan geçmek için dualı terlik… (Mezara terlikle gömüleni! hiç duymadım. (S.T.)
Kabirde sorgudan ve cehennem azabından koruyucu kefen… Bu tip malzemeler din tüccarlarınca pazarlanıyormuş. Bu konu bir televizyon kanalında (Halk TV) dile getirildi. 
Şimdide bir hoca! Şöyle bir beyanda bulunmuş; “Kadınların olmadığı bir sahilde, tekbir getirerek, kırk adet dalga sayanların gelmiş geçmiş tüm günahları affoluyormuş…” (28.Ocak.2016 Aydınlık-Mustafa Mutlu)
Bak Hoca efendi! Eğer sahilde kırk dalga değil, yüz bin kırk dalga sayılarak günahtan arınılacağına inanan insanlar olsa, o sahiller gece gündüz insan yığınından geçilmez… Hele bir yaz gelsin, ilk işim tenha sahillere gidip, dua okuyanları aramak olacak… Bulursam da psikiyatri servisine gitmesini öğütleyip, “Allah seni, sizi ıslah etsin.” diyeceğim. Tabiki başta bu cevherleri söyleyenleri…
İşin bir başka boyutuna gelince; Hoca, hep cehennemden dem vuruyor. Yanmaktan, ateşten kurtulmaktan. Demek ki cemaat cehenneme gideceklerde, oradan sıyrılmanın yolunu gösteriyor… İşin özünde korkutmak yatıyor. Açıkçası parayla cehennemden kurtulma metodları!  Ey Hoca! Aslında cehenneme gitmek zor, cennete gitmek çok kolaydır. Yolu da adam gibi adam olmaktır. İslamın kurallarına riayet etmektir.
İslam bilgini, hurafelerle, ipe sapa gelmez metodlarla uğraşmaz. Bilgisini parayla ambalajlamaz… Yalan, günahların en büyüklerindendir. İnsanlık ve İslam kurallarını çiğne, her tür rezilliği yap, git sahilde kırk dalga say, günahlardan kurtul! Yani cennete git! Yapma hoca! Tevbe kapısı yüce Allah’a açılan eldir, dalga değildir. Dalgadan medet ummak, saf müminle dalga geçmektir. Oldu olacak, sahilin, denizin jetskiye müsait olup olmadığını da belirtseniz çok daha iyi olurdu!
Ey hoca! Sakın ola “şahsıma zındıklık yapma” demeyesin. Dört hac, Mekke’de sayısını unuttuğum umre yapmışlığımız vardır. Atatürk devrimlerine bağlı, savunucusu, demokrat, cumhuriyetçi, laik bir vatandaş olduğumu da vurgulamak isterim. Zira Atatürkçülerin dindar olamayacağını söylerler de...  Sizin ve sizin gibi düşünenlerden değiliz. Gideceğimiz yerin cehennem mi, cennet mi olacağını Yüce Rabbimiz bilir.
Rahmetli Osman Bölükbaşı bir söyleşisinde, “Araştırdım, en büyük rant, din sektöründe.” demişti. 
Ey hoca, din bilgini! Söylediklerinizin hiç birisi mukaddes kitabımız Kur’an-ı Kerim’de yok, hadislerde de bulamadım… Bunlar demek ki, sizin terlik, okunmuş kefen gibi kendi üretiminiz… Ya bu rezaletlere hiç sesini çıkartmayan Diyanet İşleri Başkanı sayın Prof. Mehmet Görmez’e ne diyelim? Ona hiç bir şey demeyelim, o zırhlı Mercedesinin tadını çıkartsın. Merhum, muhterem dini bütün bir kadına küfreden imamını kollamayı, korumasını sürdürsün…