Demirel yaptığı açıklamada; “Tüm dünyada 8 Mart 1857 tarihinde New York şehrinde 15 bin dokuma işçisinin çalışma koşullarının, saatlerinin ve ücretlerinin insan onuruna yaraşır şekilde olmasını istemeleri üzerine kadın işçilerin greve başlaması ve polis tarafından fabrikaya kapatılması sonucu çıkan yangında 120 kadın işçinin hayatını kaybetmesi ile başlamış bir eşitlik arayışı mevcut olmuştur. ‘Emekçi kadın’, ‘kadın hakları’ ‘eşitlik’ ‘özgürlük’ gibi kavramlar bugünde tüm dünyada ön plana çıkmaktadır. Kadın, tarih boyunca her zaman hakları için savaş vermek zorunda kalmış; emeklerinin ve çabalarının karşılığını hakkıyla alabilmek için bir uğraş içinde bırakılmıştır. Toplumsal eşitlik, cinsiyet ayrımı yapılmaksızın her bir bireyin aynı haklara sahip olması demektir. Fakat dünyanın her yerinde bu durum maalesef sağlanamamakta, kadınlar haklarına ve özgürlüklerine ulaşmakta güçlük çekmektedir. Ülkemizde, geçtiğimiz yıl 334 kadın erkekler tarafından öldürüldü, 245 kadın ise şüpheli şekilde ölü bulundu. Avrupa ve OECD ülkeleri arasında erkeklerden fiziksel veya cinsel şiddet gören kadın oranının en yüksek olduğu ülke Türkiye. Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) 2019 yılı verilerine göre Türkiye’de kadına şiddet oranı yüzde 38. Neredeyse 10 kadından 4’ü hayatında erkek şiddetine maruz kalıyor. OECD verileri “hayatlarından en az bir kere eşi veya sevgilisinin fiziksel ve/veya cinsel şiddetine maruz kalan kadınların oranını” gösteriyor. Resmi verilere göre gerek Avrupa ve OECD ülkeleri gerekse G20 üyeleri arasında kadına şiddetin en yüksek olduğu ülke Türkiye. Şiddet mağduru olan kadınlar, kağıt üzerindeki verilerde yalnızca rakam olarak görünse de, her biri yaşanamamış birer hayat, yarım kalmış hayaller ve umutlar. Ülkemizde, kadınların haklarının gözetilmesi ve şiddet mağduru kadınların korunması adına son yıllarda hukuki anlamda birçok gelişme kaydedilmişse de, maalesef hala kız çocuklarının erken yaşta evlendirilmesi, kadınların cinsel, fiziksel yahut psikolojik olarak erkek şiddetine maruz kalması gibi durumların önüne tam olarak geçilememektedir. Bu hususta, toplumun bilinçlenmesi; kadının toplumdaki yerinin ve öneminin ön plana çıkarılması çok büyük önem arz etmektedir. Erkek egemen bir toplumda yaşamak, kadınları her zaman bir adım geriye götürmektedir. Kadının ileri taşınması demek, aslında toplumun ileri taşınması demektir. Kadın, bir adım öne geldiğinde, içinde yaşadığı toplumu on adım ileri götürmektedir. Kadın, annedir; kadın, eştir; kadın, işçidir; kadın, emekçidir; kadın, halktır; kadın, toplumdur. Kadınların daha eşit ve daha özgür olduğu; kadın haklarının öneminin anlaşıldığı ve tüm kadınların haklara ulaşabildiği güzel bir dünya oluşturabilmek dileğiyle. Tüm kadınların 8 Mart Dünya Kadınlar Günü kutlu olsun.” ifadelerini kullandı. »Selma Şahin

Bedelli Askerlik Ücreti dudak uçuklattı! Bedelli Askerlik Ücreti dudak uçuklattı!
Editör: TE Bilişim