Günlerden  Cuma  hava  sıcaklığı  mevsimine  göre  normaldi.  Beyaz gül  Can gül’e  seslenerek:
-Hadi  gel  bu gün  seni  benim  her  Cuma  gittiğim  bir  yere  birinin!...  ziyaretine  götüreyim,dedi.
Can gül  bir anda  heyecanlandı  ve  meraklı  tavırlar  sergileyerek  hiç  duraklamadan  sorularını  sıra sıra  bir  boncuk  dizer  gibi  dizdi:
-Neden  Cuma günü?,  nereye  gideceğiz  kimi  görüp  ziyaret  edeceğiz?,  diye  sorarken  yerinde de  duramıyordu.  Beyaz gül:
-Sabırlı  ol…  sadece  beni  takip  et  oraya  vardığımızda  olanları  gözlerinle  görür  duyduklarınla da  kafandaki  tüm  soruların!...  cevabını  bulursun,dedi.
Birlikte  kanatlarını!... çırpıp süzülerek  uçup  gittiler. Şehir  dışındaki  bozkırlardan da  birazda  rengarenk  çiçeklerden de  toplamayı  ihmal  etmiyorlardı.  Sevdiğine , dostuna  eli boş  gidilirmiydi?...  elbette ki  olmaz  onlarda  boş  gitmiyorlardı.
Beş  katlı  bir  binanın  kuzeye  bakan  bölümünde  hiç  güneş  görmeyen  bir  dairenin  açık  penceresine  konarak  evin  içerisini  şöyle  bir  süzdüler.  Odanın  içerisinde  kullanılabilir  hiçbir  eşya!..  yoktu, yerde  serili  bir  yatak  ve  kullanılmış  bir sürü  kağıt!...  parçaları  ve  baygın  şekilde  yatan  dokuz-on  yaşlarında  bir  kız!..  çocuğundan  başka...
Açık olan pencereden Yavaşça  süzülerek  dört  duvar  içinde  yalnız  ve  sefil!...  bir  halde  adeta  hapsedilerek  yatan  çocuğun  yanına  yaklaştılar.  Beyaz gül  sessiz  sedasız  serilmiş  yatan  çocuğa  seslenerek  uyandırmaya  çalışıyordu:
-Uyan   çocuk…  uyan , dostum  uyan  ziyaretlim.  Bak  biz  geldik.  Sana  sen  geldi  dört  duvara  siz  geldiniz.  Sana  sözümüzle  yüreğimizle  öz  geldi,  diye  çocuğu  uyandırmaya  çalışıyorlardı.
Can gül  gördükleriyle  ilgili  sorularını  sormadan.  Beyaz gül  bildiklerini  ve  görüleni  bir bir  anlatmaya  başladı:
-Bu  insanları!...  anlayamıyorum.  Yaşamlarını  beceremedikleri  gibi  Rabbine  istek  ve  dua  etmesini de  beceremiyorlar.
On!...  yıla  yakın  evliydiler  bir  çocukları  olmasını  çok  istiyorlardı  ama   ne  yaptıysalar  ne  ettiyseler  bir  türlü  çocukları  olmuyordu  bu  yüzden  olacak ki  Allaha  sık sık  sitemle!..  karışık  dualar  ederek.
“Allah’ım  bize de  bir  çocuk  ver  nasıl  olursa  olsun!...  yeter ki  kucağımıza  alıp  severek  onu  koklayıp  çocuk  sevgisini  tadalım”  diye  bilinçsiz  bir  şekilde  yakarışlarını  sürdürüyorlardı.
 
Yeri  göğü  Yaratan!...  Cansız  yumurtaya  can  veren  Allah  cömertler  cömerdi  değilmiydi , sen  istersinde  O..  vermez mi.  İşte  size  bir  çocuk , alın  kucağınıza  sevin  sevmeyi  becerebiliyorsanız?...
Aylar  sonra  çocuklarının  konuşamadığını  ve  ellerinin  ayaklarının  hareketsiz  olduğunu  tespit  ettiler.  Karar  verilmişti  bu  çocuk  “özürlü”  ne kadar  doktorlara  götürseler de  evde  koşup  gezen  bahçede  yollarda  top  oynayan  çocuklar  gibi  olmuyordu.  Bu  seferde  başka  başka  kararlar  verilerek   söyleniyorlardı
 “senin  ailenden  geliyor  bu  “özürlülük”
yok  yok  onun  ailesi  temiz
“sizin  eski  çok  eski  ailelerinizden  gelen  bir  “hastalıktan”  dolayı  bu  çocuk  böyle  oldu” , diye.
Karı  koca  kavgası  başlamış.  Bir  birleriyle  didişip  dövüşürlerken  yerde  kaderine  boyun  bükmüş  sessizlik  ve  gözlerinden  dökülen  yaşlarla  anne  ve  babasının tahammül  edilmeyecek  kavgalarını  dinliyor  ve  seyrediyordu.
Bu  seğir  çokta  fazla  sürmedi.  Karı  koca  şiddetli  geçimsizlik  adı  altında  mahkemeye  vererek  ayrıldılar.
 
Can gül  “Peki  bu  çocuğa  kim  bakıyor”   diyordu?...   kendilerine  bile  bakmakta  yetersiz  kalan  yaşlı  baba  annelerine  bıraktılar , diye.  Beyaz gül  Can gül’e  olanları  bir  bir  anlatıyordu.
Daha  sonraları.  Odanın  içinde  kanat  çırparak  bir  iki  tur  attılar.  Çaresizlik  içinde  yatan  o  çocuğu  biraz  olsun  gülümsetmeye  yetmişti.
Çocuk!...  bu  Alçak  uçuş  ziyaret ve  gösteriden  memnun , kullanamadığı  elleriyle  sanki  onlara  alkış  tutuyor  gibi  tavırlarda  bulunarak  açık  pencereden  süzülerek  gökyüzüne  doğru  uçup  giden  Can gül’le  Beyaz  gül’ü  seyredip
“gene  gelin”  diye  sessiz  çığlık!...  atıyordu.
Evet  dostlar  dikkat  ettiğimiz  bazı  işlerde  olduğu  gibi  dua’larımızda da  dikkat  etmeliyiz.
Selam ve dua’larımla.