BU hafta sonu sandık başına gidiyoruz. Bir sonraki yazımda seçim sonuçlarını kaleme alacağım. Sonuçları merakla bekliyorum.
Diyoruz ya hep “Bu seçim başka…” diye.
İttifaklar ne kadar oy alacaklar?
İttifaklardaki partilerin Cumhurbaşkanı adayları ne kadar oy alacaklar?
En önemli soru şu: “Ankara’da kurulan ittifakların seçmendeki karşığılı ne olacak?”
İşte tüm bu soruların cevabını bu hafta sonu sandığa gidecek olan seçmen verecek.
Milletvekili ve Cumhurbaşkanı oy pusulalarının farklı olmasından dolayı seçmene iki farklı tercih hakkı kullanma şansı verilmesi bir anlamda Cumhurbaşkanlığına aday gösterilen isimler ile bu isimlerin mensubu oldukları siyasi partiler arasındaki rakamsal fark da bu seçimlerle birlikte ortaya çıkacak.
Bizi ilgilendiren kısmı, Yozgat gibi illerde bu yeni sistemlere ve ittifaklara seçmenin bakış açısının ne olduğudur.
Yozgat seçmeni ittifakları benimsemiş mi? Hangi ittifakın hangi adayına ne ölçüde eğilim göstermiş?..
Yani Yozgat sandıkta ne yapacak?
Konu seçimler olduğunda Yozgat kapalı bir kutudur.
Bu kanıya nerden mi vardım?
Her ne kadar Yozgat gibi Orta Anadolu şehirlerindeki siyasi hava ülkede genelindeki esen rüzgâra göre şekillenip, sandıklardan yine ülke genelindeki siyasi eğilime yakın sonuçlar çıksa da; 2017 referandumunda bu gelenek bozulmuştu.
Hatırlayacaksınız, 2017’de ülke genelinde, yaklaşık yüzde 51 evete karşılık yüzde 49 hayır sonucu çıkmıştı. Yozgat’taki seçmenlerin ise yine yaklaşık yüzde 74’ü evet, yüzde 26’sı hayır demişti…
Referandum bir seçim değildi ama Yozgat en son 2017 yılında sandığa gittiği için referandumdan örnek verdim.
Yine referandum sürecinde Yozgat’taki havaya bakarak, ülke genelinde yüzde 60-65 civarı evet oyu çıkar diyebilirdik.
Ama öyle olmadı…
Yozgat’ın böyle tuhaf bir siyasi yapısı var işte… Siyasi geçmişi de öyle.
Bu nedenle Yozgat’ın siyasi eğilimlerinden yola çıkarak ülke geneli siyasi tahminlerde bulunmak pek mantıklı gelmiyor.
Her an ters köşe olabilirsiniz. Çünkü Yozgat, siyaseti ters köşe yapma konusunda bir hayli deneyimli.
Elbette ben de Yozgat’ta yaşayan, yüzlerce insanla etkileşimi olan bir gazeteci olarak gözlemler yapıyorum fakat bu gözlemlerimi kaleme almıyorum.
Bugün seçim yasaklarından dolayı seçim sonucu tahmininde bulunmadığımı düşünmeyin. Normal zamanda da kolay kolay seçim tahmininde bulunmam. Sebebini de biraz önce yazdım zaten.
Yozgat siyasi anlamda duygusal olabiliyor.
“Bu seçim başka” derken işte bunları kastediyordum.
Memleket için en hayırlısı ne ise, sandıktan o çıksın...


Bozdağ ile Yozgat'ı konuştuk...


SEÇİM Seçim çalışmaları yaptığı esnada, oğlum Ahmet Rasim ile birlikteyken caddede karşılaştığımız ve gazetemize davet ettiğim Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bekir Bozdağ, ertesi gün bu davete icabet ederek, misafirimiz oldu.
Maksadım hâsıl oldu ve haliyle Yozgat’ın siyasetine yön veren ve siyaseten en üst makamda yer alan bir hemşerimize Yozgat’ın sıkıntılarını birinci ağızdan aktarma fırsatı bulduk.
Takip edenler bilirler, ben de dâhil olmak üzere yazarlarımız genellikle Yozgat konulu yazılar kaleme alıyorlar.
Bakan Bozdağ’a, şehir hastanesindeki onkoloji uzmanı eksikliğinden, üniversitenin lojman ve akademisyenlerin maaş katsayısı düşüklüğüne, çevre yoluna varana kadar, daha önce kaleme aldığım bazı konuları ilettim.
Bakan Bozdağ’ın Yozgat’la ilgili açıklamalarına haberimizde yer vermiştik. O yüzden detaya girmeyeceğim.
Sonrasında sohbetin konusu gazetemize geldi…
Bekir Bozdağ, 2001 yılında gazetemizi ziyaret ettiğinde, o dönem gazetemizin Haber Müdürü olan, merhum Ayhan Köylüoğlu ile birlikte misafir ettiğimiz günden beri gazetemizi takip ettiğini, İleri Gazetesi’nin tarafsız duruşunu her zaman takdir ettiğini söylediğinde gururlandım.
Yozgat’ı Ankara’da temsil edip, Başbakan Yardımcılığı ve Hükümet Sözcülüğü görevlerine kadar yükselen bir siyasetçiden, gazetemize ilk kez ziyaretinden, yani yaklaşık 17 yıl öncesinden bugüne dek çizgisini bozmadan, tarafsız bir şekilde yoluna devam ettiğini işitmek tabi ki insanı gururlandırır.
Hani deriz ya hep “Marifet iltifata tabidir” diye…
Bu devirde eğilmeden bükülmeden yola devam ederken, kendi nefsini köreltip memleket için bir şeyler yapmaya çalışmak sanıldığı kadar kolay değil.
Bekir Bozdağ, yazılarımda en fazla eleştirdiğim siyasetçilerden birisidir.
Fakat ben neyi eleştiriyordum?
Bozdağ’ın şahsiyetini mi? Hayır.
Yozgat’a eksik yapılanlar ve yapılmayanlar üzerinden eleştiriyordum. Yani, yine Yozgat üzerinden…
Siyasetçi olmanın gereği nedir?
Eleştirileri bir fırsata dönüştürmek, olumlu eleştirileri alıp, siyasetine renk katmaktır.
Çünkü siyasette tek renkli değildir. Siyasetçi her renge, dolayısıyla da her görüşe açık olmalıdır.
Ben hakaretten, karalamadan bahsetmiyorum –ki zaten ne benim yazılarımda ne de gazetemizin genel yayın politikasında körü körüne bir hakaret, karalama, aşağılama, kin, nefret okuyamazsınız.
Evet, biz bu duruşumuzun takdirini belki yerel siyasetten gerektiği kadar alamıyoruz.
Zaten memleket üzerinden değil de, kendi nefsi üzerinden siyaset yapanların bizleri anlamasını da beklemiyoruz.
Bekir Bozdağ kendisini eleştiren gazetecilere tavır almak yerine, usulünce cevap veriyor, açıklama yapıyor. Bozdağ’ın çevresinde siyasete yeni adım atmış ya da ilerde siyasi hedefleri olan partilileri dolaşıyor. Onlara tavsiyem, kendilerine yöneltilen eleştirilere karşı Bozdağ’ın yaklaşımını örnek almalarıdır. 
Velhasılıkelam…
Bize düşen marifetimize iltifat edene teşekkür etmektir. Ailemizden aldığımız terbiye bunu gerektirir.
Bu sebeple, Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ’a özellikle gazetemizle ilgili görüşlerinden ve gazetemize yaklaşımından dolayı teşekkür ediyorum.