Sevemedim senden sonra kimseyi sen kadar ve sevemedim göğün mavisini, beyazını ellerini tuttuğum gün ki kadar…
Çarçabuk geçmişti “o” mevsim ve “o” mevsim aşkın durduğu andı kalbimde, aşkın son bulduğu, kalbimin, kalbinde kaybolduğu tek zamandı. 
“O” gün bu gün ben bende, ben sende kalbimi kaybettim ne olur “adımı kalbine yaz” sevdiğim…
Seni bir kır çiçeği saymadım ve üstüne basıp hiç geçmedim… 
Gelinciktin, koklamadım, suydun yudumlamadım, kalbimdin kıymadım, canımdın almadım çünkü sen yaşamalıydın kalbim, sen yaşamalıydın…
Adımı kalbine yaz, adımı, adının başına yaz sonra tek bir mezar kaz, taşına senle öldü yaz beni…
Sahiden senden sonra kimseyi sen kadar sevemedim, hatta hiç kimseyi sevmedim birde ebemkuşağını, denizi, yeşili “bende seni seviyorum” dediğin gün ki kadar…
Mümkün olan bir şeydi sevmek ve mümkün olan bir şeydi senle yürümek ama olmadı… 
Sahi niye olmadı? 
Adım kalbinde kül, cismim ellerinde kül ve yaşadığımız her şey kül oldu… 
Sahi niye üfledin? 
Anladım mümkün olmayan bir şeydi sendeki ben, kalbindeki ben… 
Ah! Bu ben… Ah! Bu ben…