Cumhuriyet Meydanında toplanan topluluk İsrail tarafından Filistin’e yönelik yaptığı saldırıları kınadı.

Yozgat Sivil İnisiyatif Platformu adına İHH Yozgat İl Temsilcisi Muhammet Emin Erbek bir açıklama yaptı.

Erbek, “İsrail yaptığı saldırılarda doğrudan sivil bir topluluğu hedef alması sebebiyle savaş suçu işlemektedir. Sivillere yönelik saldırılar savaş suçu niteliği taşımaktadır. Bunun yanından saldırıların sistematik olması da bir diğer savaş suçu sebebidir” dedi.

Gazze için ortak açıklama1

Erbek yaptığı açıklamada, “Bunlar aynı zamanda insanlığa karşı işlenen suçlar kapsamında değerlendirilir. İnsanlığa karşı işlenen suçlar kapsamına girmesi için bir diğer sebep de bunun devletin politikası olarak yürütülmüş olmasıdır. İsrail’in kurulduğu günden bu yana, özellikle 2005’in ardından Gazze’ye yönelik yürütmüş olduğu abluka politikaları, son olaylarda da yakından görüleceği üzere savaş hukukunun yok sayıldığı, insanlığa karşı işlenen suçlar olarak değerlendirilmelidir. İsrail, öncelikle Gazze’de tam anlamıyla ve açık bir biçimde “ sivil halkı” hedef almış ve uluslararası insancıl hukukun silâhlı bir çatışmada sivillerin en geniş ölçüde korunması ve bu korumaya yönelik önlemlerin alınması gerektiği ilkesini hiç dikkate almamıştır.Son olaylarda İsrail, kullandığı orantısız gücün etkisini daha da arttırarak, daha çok öldürmek istercesine sivilleri fosfor bombalarıyla bombalamaya devam etmiştir. Uluslararası silâhlı çatışmalar hukukunun en önemli ilkesi olan “asgari düzeyde savaşanı asgari acılarla saf dışı bırakma” ilkesi yok sayılmıştır. 1000’e yakın Filistinli İsrail’in bombalamaları neticesinde hayatını kaybetmiştir” şeklinde konuştu.

“ORANTISIZ KUVVET VE GÜÇ KULLANILIYOR”

“İsrail’in tamamıyla “sivil halkı” hedef alan bu orantısız kuvvet ve güç kullanımı, aynı zamanda Filistin halkını yok etmeye yönelik sistematik davranış zincirinin sonucu olarak ortaya çıkmadığını dile getiren Erbek, “İsrail Gazze halkını yok etmeye yönelik bu sistematik ve yaygın saldırılarını sürdürürken abluka koşullarını daha da arttırmıştır. Gazze’nin suyunun ve elektriğinin tamamen kesilmesi, her türlü tıbbi müdahale için kullanılan geçiş alanlarının kapatılması bunun örneklerinden bazılarıdır. İsrail’in Gazze’ye yönelik tüm altyapıyı yok etmek amacıyla gerçekleştirdiği uygulamaları, saldırıların sadece askeri bir amaç taşımadığını, sivil bir halkı tamamen ortadan kaldırmaya yönelik olduğunu gözler önüne sermektedir. İsrail, saldırılarda Filistinlilerin evlerini vurmaktadır. Bu durumun, Filistinlilerin geleceğe yönelik yaşam alanlarını daraltmak ve yok etmeğe yönelik olduğu ortadadır. Nitekim bugün Gazze’de yıkılan evleri onaracak demir ve çimento dahi bulunmamaktadır. Gazze’de yaşayan Filistinlilerin insan haklarının ağır derecede ihlâli ve Filistin’in alt yapısının sistematik bir şekilde yok edilmesinin karşılığının ise insanlığa karşı işlenen suçların sabit kılınmasını ve faillerinin de uluslararası ceza mahkemelerinde yargılanmaları gerekir.İsrailli yetkililer Gazze harekâtında sivilleri hedef alarak sistematik bir biçimde öldürmek suretiyle savaş suçu işlemişlerdir. İsrailli yetkililer Gazze harekâtında insanların beden sağlığına ağır eza ve cefa çektiren silâhlar kullanmak suretiyle savaş suçu işlemişlerdir.İsrailli yetkililer Gazze harekâtında insani yardımları engellemek ve bu yardımları isteyenlerin çalışmalarını önlemek suretiyle savaş suçu işlemişlerdir.İsrailli yetkililer korunması gereken mekânlara saldırmak ve bu mekânları tahrip etmek suretiyle savaş suçu işlemişlerdir.İsrailli yetkililer Gazze halkını göçe zorlamak suretiyle savaş suçu işlemişlerdir.İsrailli yetkililer Gazze halkının mallarını tahrip etmek suretiyle savaş suçu işlemişlerdir.İsrail’in apartheid rejiminin temel bir aracı olan Gazze üzerindeki yasa dışı abluka devam ediyor. Gazze’deki Filistinliler daha da kötüye giden bir insani krizi derinleştirdiği 16 yıllık bir kabusun içinde mahsur kalmış durumdalar. UCM, Gazze’de işlenen savaş suçlarını soruşturmanın yanı sıra, İşgal Altındaki Filistin Toprakları’nda süregelen soruşturma kapsamında, insanlığa karşı işlenen apartheid suçunu da değerlendirmelidir” diye konuştu.

Gazze için ortak açıklama

Balkonda çıkan yangın korkuttu Balkonda çıkan yangın korkuttu


“GAZZE’DEKİ İNSANİ KRİZ”

Erbek, “Gazze, 16 yıldır İsrail'in kara, deniz ve hava ablukası altındadır. Gazze’nin sosyal ve ekonomik kurumlarının işleyebilmesi için gerekli olan özellikle yakıt, ilaç ve gıda malzemesi gibi birçok ürünün abluka nedeniyle bölgeye alınmaması sonucu Gazze’deki insani kriz her geçen gün derinleşmektedir. Zaten kötü olan bölgedeki insani durum, 2023 Ekim ayının başından itibaren daha da kritikleşmiştir. İsrail ablukası sebebiyle Gazze’de hayatın çeşitli alanlarında tam bir çöküş yaşanmaktadır. Nüfus yoğunluğu açısından dünyanın en kalabalık bölgesi olan Gazze’nin 1948’de yaklaşık 60 bin olan toplam nüfusu 2003’te 500 bine, bugün ise neredeyse 2,5 milyona ulaşmıştır. Son dönemde gerçekleşen İsrail saldırıları krizi daha derinleştirmiştir. Gazze ekonomik olarak zorlu dönemden geçmektedir. İsrail’in ablukası Gazze’nin tüm sınırlarındaki geçişi imkansız hale getirmiş, şehir açık hava hapishanesine dönüşmüştür. İsrail’in saldırıları ile ekonomi daha da zayıflamıştır. Gazze’deki insani krizin en ciddi boyutlarından biri sağlık alanında görülmektedir. Oldukça sıkıntılı süreçlerden geçen sağlık sektörüne acil olarak müdahale edilmediği takdirde bu durumun sonuçları Gazzeliler için çok vahim olacaktır. Gazze’de sağlık sektörünün çökmesinin temel sebebi, dolaylı olarak yakıt yetersizliği olsa da tıbbi malzeme eksikliği bu sektöre doğrudan zarar vermektedir. İsrail’in hedef aldığı sağlık kurumları ve hastaneler, sağlık hizmeti verememeye başlamıştır. İşgal rejiminin saldırıları sebebiyle yıkılan evlerin önemli oranı yenilenememişken, son saldırılar Gazze’de meskun insanların hayatlarını daha da zorlaştırmıştır. Mısır’ın da Gazze’nin altı sınır kapısından biri olan ve insan ve ilaç girişlerinin yapıldığı Refah kapısını kapalı tutmaya devam etmesi, Gazzelilere büyük zarar vermektedir. Kapının kapalı olması sebebiyle Gazze’de tedavi olamayan Filistinliler dışarı çıkamadıkları için tedavi imkânı bulmakta zorlanmakta; Gazze’nin soluk borularından biri kapatılmaktadır. Gazze’deki insani krizin hafifletilmesi adına kısa dönemde yapılması gereken ilk iş, Gazze’nin enerji ve temiz su ihtiyacının acil olarak karşılanmasıdır. Uzun dönemde ise, ablukanın kaldırılması için İsrail’e yaptırımlarda bulunulması büyük önem arz etmektedir. Gazze’de hayatı her açıdan felç eden ve bir insanlık dramına yol açan İsrail ablukasının son bulması, buradaki insani krizin orta ve uzun vadede etkilerinin hafifletilmesi açısından tek alternatiftir” dedi.

“BATININ VE MEDYANIN İSRAİL’E DESTEĞİ”

İnsan hakları, hukuku ve özgürlüklerini istediği şekilde sopa olarak kullanan Batı, son savaşta da İsrail’e koşulsuz destek verildiğini dile getiren Erbek,” İsrail’in Filistinlilere yönelik ablukası görmezden gelinerek İsrail’e kayıtsız destek olmuşlar, silahlı ve ekonomik yardımlarını açıklamışlardır. Gazze ablukası sürecinin tamamıyla hukuk ve insanlık dışı olduğu bilinmesine rağmen Batı hangi sebeple destek çıkmaktadır? Yıllarca gettolarda yaşayan Yahudilerin, bugün koskoca bir halkı gettolara hapsetmesine dünya nasıl sessiz kalmaktadır? Savaş hukukunun tamamen hiçe sayıldığı ve insanlık suçlarının işlendiği Gazze’ye yönelik operasyonlar neden görmezden gelinir? Açık hava hapishanesine dönmüş bir şehrin hemen yanında büyük bir festival ile eğlence düzenlemek; İsrail’in sosyal düzenini gayet iyi gözler önüne sererken, dünya bunu neden görmezden gelmektedir?Attıkları başlıklar ile İsrail’in algılarına hizmet eden Batı medyası, Gazze’de ölen gazetecileri neden görmezden gelmektedir? En temel haklardan biri olan haber alma hakkı tüm dünyanın gözü önünde İsrail tarafından mümkünsüz hale getirirken, medya buna neden kulağını kapatmaktadır” şekilde konuştu.

“GAZZE HARİCİ ABLUKANIN DEVAMI”

Erbek, “İsrail, sadece Gazze’yi ablukaya almamaktadır. İsrail, Batı Şeria ve Kudüs’e yönelik de tehditlerine devam etmektedir. Geçtiğimiz günlerde 10’dan fazla Filistinli Batı Şeria’da İsrail saldırıları neticesinde hayatını kaybetti. İsrail, Filistinlilerin yaşadığı her yerde hayatı onlar adına daha da zorlaştırmaktadır. BM esaslarına göre İsrail’in bu topraklardaki varlığı bilfiil işgal olmasına rağmen, İsrail’e karşı herhangi bir yaptırımda bulunulmamaktadır. İsrail’in Mescid-i Aksa ve Kudüs’teki varlığı işgal olarak nitelendirilmesine rağmen İsrail, işgalden geri adım atmamaktadır. Gün geçtikçe daha da radikalleşen İsrail siyaseti görüyoruz. Siyonizmin radikal savunucusu olan isimlerin İsrail siyasetindeki temsiliyeti gün geçtikçe artmaktadır. İşgalci bir devlet olan İsrail; Gazze içinde ve çevresinde devam ettiği apartheid uygulamalara son vermediği sürece bölgedeki kriz sarmalı devam edecektir” ifadelerini kullandı. (Alpaslan Demir)

Kaynak: İleri Gazetesi