Yozgatlılar için "Sürmeli" sadece bir kelime değil, aynı zamanda bir sevginin, bir aşkın ifadesidir.

Yozgat sürmelisi hikâyesi (3)

Bu güzel aşk hikâyelerinden biri, Yozgat'ın dağlarında dolaşan bir ozan olan Sürmeli Bey'e dayanır. Sürmeli Bey, Bozok Yaylası'nın yeşil doğasında, sırtında sazı ve elinde kavalıyla dolaşırken, âşık olduğu güzelin hayalini kurardı. Gönlünün sultanı, ahu gözlü, sürmeli kaşlı, ay yüzlü bir dilberdi. Ancak kızının babası, bu aşka izin vermezdi. İki sevgiliyi bir araya getiremeyen bu aşk, Sürmeli Bey'in türkülerinde yaşamaya devam etti. Onun türkülerinin hüzünlü nağmeleri, Yozgat'ın doğasında yankılanır oldu.

Yozgat sürmelisi hikâyesi (1)

Bir başka hikâye ise Yozgat Sürmelilerinin ortaya çıkışıyla ilgilidir. 19. yüzyılın sonlarından İkinci Cihan Savaşı'nın sonuna kadar uzanan bu dönemde, genç kızlar gözlerine sürme çeker ve dışarı çıkarken sadece gözleri görünürdü. Bu sürmeli gözlere bakışlar, yüreklerde büyük aşklara dönüşürdü. Ancak Yozgat, kapalı bir toplum yapısına sahipti ve gençlerin birbirlerini görmeleri nadirdi. Bu nedenle sürmeli gözlere atfedilen bakışlar, sessiz aşkların, hasretlerin başlangıcı olurdu.

sürm

Yozgat'ın geçmişten günümüze taşıdığı bu aşk hikâyeleri, şehrin tarihini ve kültürünü zenginleştiren önemli bir parçadır. "Sürmeli" kelimesi, bu aşkların, tutkuların ve özlemlerin sembolü haline gelmiş, sevgililer arasında özel bir hitap haline gelmiştir.

Yozgat'ın tarihindeki bu derin aşk hikayeleri, şehrin ruhunu ve insanlarının duygusal derinliğini yansıtan birer destandır. 

Yozgat sürmelisi hikâyesi (4)

Sürmeli hakkında güvenilir kaynaklardan elde ettiğimiz bilgileri ise şu şekilde:

SÜRMELİ BEYİN ÖYKÜSÜ

Karatepe Mahallesi Muhtarı İhsan Dalgıç, vatandaşları dinliyor Karatepe Mahallesi Muhtarı İhsan Dalgıç, vatandaşları dinliyor

Yozgat şehri 1760 yılı başlarında Bozok Yaylası'nın yeşillik, etrafı ormanla çevrili içinde bin bir çeşit kuşun ötüştüğü bir sahaya kurulurken; Yozgat'ın halkı o zaman yarı göçebe ve sürülerini besleyerek hayvancılıkla uğraşır hayatlarını bu yoldan sağlarlardı. Bozok Yaylası'nda otlayan bu sürülerin birini de Sürmeli Bey adında bir Türkmen yörüğü otlatırdı. Halk tarafından sevilen yanık sesli bu halk ozanı elinde kavalı, sırtında sazı Yozgatla, Akdağmadeni'ne kadar uzanan ormanların içinde sürüsünün peşinde dolaşırdı. Bazen bir çamın dibine yaslanır sazının tellerini konuşturur, bazen bir derenin kenarında kavalını çalar, aşık olduğu gönlünün sultanını düşünürdü.

O sultan ki güzelliği Bozok Yaylası'na yayılmış, ahu gözlü, sürmeli kaşlı, ay yüzlü bir dilberdir. Babası bir Türkmen Beyi idi ve çok sert bir adamdır. Sürmeli Bey ailesini salarak babasından sevdiğini istetir, mağrur adam kızını bir çobana vermeye yanaşmaz. Araya beyler, ağalar girer ama boşuna, bir türlü gönlü olmaz kızın babasının. Ve iki sevgili birleşemezler. Üzüntüsünden sürüsünü bırakan Sürmeli Bey alır sazını eline Beşçamlar Mevkii'nde kendine bir dergah kurar, aşkını yanık türküleri ile dağlara, ağaçlara anlatır, küser otağına, obasına ve Akdağlara kadar uzanan çamların arasında onu bir daha gören olmaz. Dertli kavalına üflediği, içli sazına söylettiği nağmeler kalır geriye. O gün bugündür dillerde yankılanır Sürmeli Bey türküleri.

Yozgat sürmelisi hikâyesi (2)

SÜRMELİ KIZLARIN ÖYKÜSÜ

Yozgat sürmelilerinin ortaya çıkışı 19'uncu yüzyıl sonlarından İkinci Cihan Savaşı’nın sona erdiği döneme denk gelmektedir. Hepsi 96 beyittir. Sürmeli, güzel gözlü sevgiliye bir hitaptır. Eskiden genç kızlar dışarı çıkarken gözlerine sürme çekerlerdi ve gözleri daha alımlı olurdu. Bol feracelerinin içinde sadece gözleri görünürdü kızların. Yozgat Sürmelileri yaşanmış bir öykünün getirdiği bir sevda, hatta bir kara sevda türküsüdür. Zira o yıllarda Yozgat kapalı bir toplum yapısına sahipti. Kadınlar erkeklere görünmez sıkı örtünürler veya aile büyüklerinden seslerini sakınırlardı. Böyle bir ortamda genç erkekler ve kızların birbirlerini görmeleri çok zordu. Düğünde, bayramda, hıdırellezde belki. Bu bir anlık sürmeli gözlere bakış, yüreklerde büyük aşklara, kara sevdalara başlangıç olur, kor düşen yürekler sessiz sessiz yanar, ateşini genişletir ve bir gün bir alev gibi o delikanlının ağzından Sürmelinin sözleri olarak dökülür. Dökülen sözlerde acı vardır, hasret vardır, gurbet vardır. (Haber Merkezi)

Editör: Melike Aslı Arslan