“Pınarın başında yunak daşısın
 Gökyüzünde durnaların eşisin
 Elli gelin, yüz gızında başısın
 Daha sana ne söyleyim sevdiğim”

Sürmelibey hikayesini bir panel konusu yapan Yozgat Fen Edebiyat Fakültesi öğretim görevlisi Sayın Vasfi Adikti hoca genel bir değerlendirmede bulunuyor. Panelin özeti şöyledir.
“Sürmelibey hikayesi bir aşık hikayesidir ve anonimdir. Yani Yozgat halkı ağzında dolaşa dolaşa tarihi gerçekliği silinerek halkımızın da katkılarıyla onun gönlündeki şekle göre biçimlenmiş artık mani, masal, türkü gibi anonimleşerek halk hikayesi niteliği kazanmıştır. Meşhur olmuş bu halk hikayelerinde tarihi gerçekler nasıl zamanla kaybolmuş ve değişikliğe uğramışsa Yozgat yöresinde anlatılan Sürmelibey hikayesinde de aynı başkalaşım olmuştur. Bu folklor hazinesini gereği gibi tanıtabilirsek Türk kültürüne çok önemli bir katkıda bulunacağımıza inanıyorum”.
“Sürmelibeyin bir Türkmen beyi olduğu hemen bütün sürmeli hikayelerinde ortak motiftir. Ancak Sürmelibeyin aşık olduğu dünya güzelinin bir Türkmen kızı olduğu şüphelidir.

“Karadır gözlerin benzer kömüre
  Ayrılığın zararı var ömüre
  İki elim bağlasalar demire
  Çözer de bulurum nazlı yar seni”


“Sürmelibeyin muhtemel memleketi acaba neresi olabilir? Diye  tahmin yürütecek olursak aklımıza Sürmelibeyin köyü olarak Yozgat Merkez köylerinden Battal geliyor. Çünkü Battal Köyü hem Karabıyık köprüsüne yakın, hem Türkmen, hem kanak kıyısında toprakları ve kanak kıyısında ekin harmanı yapılabilecek düzlük arazileri bulunan şirin bir köyümüzdür. Bununla birlikte bir ilginç nokta daha var. Battalın yanında eski adı Keller, şimdiki ismi Yenipazar Kasabası vardır ki bu kasabada 1915 Ermeni tehcirine kadar çevresine göre içerisinde en fazla ermeni vatandaşımızın yaşadığı yerleşim merkezlerinden birisidir.
“Sürmelibey ve sevgilisinin yaşadığı yılları türkülerde anlatan yaşama tarzı, kullanılan alet edevat, adı yeni duyulmaya başlayan fotoğraf gibi teknolojik nesneler bize bu şak hikayesinin günümüzden yaklaşık olarak yüz yıl önceleri yaşandığını düşündürmektedir. O yıllarda Türk ve Ermeni tebası arasında çok güzel bir uyum bulunduğunu, bu iki kavmin sorunsuz bir şekilde aynı bölgeyi paylaştıklarının, o yıllarda Yozgat topraklarını 1877-1878 yıllarında geçen İngiliz seyyah kaptan Fred Burnaby’nin seyahatnamesinden de biliyoruz.
“Durum böyle olunca Battallı bir Türkmen yiğidi ile Kellerli Ermeni kızının birbirine aşık olmaları ve bu aşkların farklı dinlere mensup olmalarından ötürü kavuşamamaları kendileri gibi yüreği aşk ve hasretlik ateşi ile yanan Yozgatlıların dilinde unutulmaz, unutturulmaz anonim bir aşk hikayesine dönüşmüştür diye düşünüyorum”