Uzun ince, kıvrım kıvrım uzayıp giden yollar, çoğu zaman hasretleri birbirisine tez elden kavuştursa da, biraz da bizleri yönetenlerin ihmalinden olsa gerek, gurbetteki Yozgatlılar kavuşup, hasretlik gideremez, bitirilmeyen yolun neden olduğu çileden, ızdıraptan dolayı...
Sorarsanız bizleri yöneten büyüklerimize; Uzakları yakın etmektir amaçları, o yüzdendir hızlı tren, demiryolu projesi. İmkan olsa, denizi de getirip, vupurun da yanaşması için iskele projesi bilem hazırlayacaklar amma velakin, denizlere çok uzak kalır bu memleket...
İster demir rayları üzerinden, isterse havadan ulaşım pek umurumuzda olmsa da, bizleri düşünen bizi yöneten büyüklerimizden, evvelemirden karayolu ulaşımının biran evvel sağlıklı hale getirilmesini isteriz. Ne var ki; duymazlar sesimizi, söylerle her daim kendi bildikleri türküyü...
Geçenlerde uğrak verdi, şimdilerde İstanbul dolaylarında ikamet eden, Yozgat'ın köklü ailelerinden birisinin bir ferdi. Sordu, ''Şu ne zaman yapıldı, bu ne zaman yıkıldı?'' diye. Yapılanın da yıkılanının da mazisinin en az iki yıl olduğunu söylediğim de, ''Çok uzun olmuş buralara gelmeyeli!'' dedi, sonrasında da, ''Nasıl gelem'' diye başladığı sözünü, ''Burada kimsemiz kalmadı, tanıdığımız eski dostlarımızın, arkadaşlarımızın da sayıları giderek azalıyor, onları görüp, hasret gidermek için bir bahene buluyoruz, o da burnumuzdan geliyor, Vallahi'' dedi, durup, soluklandı. Ardından kaldığı yerden, ''Otobüsle geldim İstanbul'dan; tangur, tungur sesle uyandım oturduğum koltuktaki tatlı uykumdan. Burası neresi? diye sordum, muavine; alaylı bir bakış patlattı, 'belli olmuyor mu, Yozgat il sınırına giriş yaptık, Samsun sapağından' dedi. İstanbul'dan Samsun sapağına kadar yorulmadım, Yozgat il sınırlarına girdiğimiz andan itibaren gelene kadar haşadım çıktı, Vallahi'' diyerek devam etti. Bu yollar yapılmadığı süre içerisinde bir daha zorunlu olmadıkça zor gelebileceğini söyledi, gözleri doludu, yutkundu, sustu...
Başkalarının uzağını yakın eden uzun, ince, kıvrım kıvrım yollara, Yozgatlıyı ayırıyor, hasretliğe hasretlikler katıyor, yaramıza tuz basıyor, ağlatıyor. Gözyaşlarımız yanaklarımızdan inmesin diye gizliyoruz, her damla yaşı yüreğimizin derinliklerine bırakıyoruz, susuyoruz...
Biz sustukça, uysal oldukça, birileri bizi ''Koyun'' sanıyor, ''Mıcırı'' bahene edip, beceriksizliğini gizlemeye çalışıyor, bir şekilde. Bizi yöneten, bizlerin hakkını yedirmeyeceğine söz verip, destek alanlar da inanıyor bunlara, bir biri ardına veriyor demeçleri. ''Uzakları yakın edecek bölünmüş yol çalışmaları Allah'ın izni ile bu yıl tamamlanıp, Yozgatlılar bu yılın sonunda sarsılmadan Edirne'den Kars'a gidip, gelecek'' diye demeçler veriyor.
Açıp, bakıyoruz yatırım programını, bu yıl Yozgat'ta ulaşıma açılacak yol bulunmuyor. Ayrılan ödeneğin büyük çoğunluğu Yozgat'ı teğet geçen yollara ayrılmış. Yozgat'ın bitecek yollarında ekipler yapıyor yama...