NE değişik bir başlık değil mi?
Daha öncede böyle başlıklar ile karşılaşmıştınız.
Aşağıda okuyacağınız yazı  onlardan sadece bir tanesi...
Lâkin fırından yeni, yepyeni çıktı. Sakın ola ki okurken devreleriniz  yanmasın(!)
Camilere gidenlerimiz bilir. Özellikle sürekli gidenler çok daha iyi bilir. Cemaat içerisinde öyle insanlar var ki camiye erken gelir ve sürekli namaz kıldığı yere oturur. Zannedersiniz ki namaz için sürekli oturduğu yerin YILLIK KOMBİNE BİLETİ (!) almış gibi.
Vermez yerini...
Hep aynı yer...
Hatta bazen kendi aralarında yerini oturduğu cemaatten veya dışarıdan gelen biri ile sürtüşmeleri dahi olur.
Vermez yerini..
Aşağıda, bizzat yaşanmış  bir vakayı okuyunca,
Biraz tebessüm edecek...
Biraz la havle vela...
Belki de "helal olsun amcaya, değil bakan başbakan bile olsa gapı gabtırmadıkları gibi yerini de gabtırmamış" diyeceksiniz.
Buyrun, gene fazla uzattık.
Biraz tebessüm...
"BURASI ALLAH'IN EVİ KALKMAYACAĞIM"
Çevre ve Şehircilik Bakanımız Sn. Murat KURUM geçen cuma günü Sinop'a gitmişti.
Cuma namazı için, İl Protokolü ile beraber tarihi Alaaddin Keykubat Camii'ne hareket ederler.
Bakan camiiye gelmeden önce koruma ekibi ön safta yer tutmak için vatandaşlarımıza tek tek "Buraya bakan, milletvekili, vali, müftü gelecek arka saflara geçin" denilerek arka saflara gönderir.
Bu davranışa tepki gösteren 3 çocuk babası 75 yaşındaki Bilal amcamız "Burası ALLAH'ın evi ben hep burda kılıyorum. Kim gelirse gelsin burdan kalkmayacağım" der.
Koruma ekibi Bilal (GÖBELOĞLU) amcamızı yerinden kaldıramazlar. Tam o esnada camiiye bakanımız, milletvekilimiz, vali bey, müftü bey girer. Korumaların yapacağı birşey kalmaz.
Sn. Murat Kurum gelir amcamızın yanına oturmak isterken Bilal Amca  "Bakanmı ney gelecekmiş buraya, oturma"
Sn. Murat Kurum ise tebessüm ederek "O bakan benim amca Çevre Bakanıyım"
İnatcı Bilal Amcamız solundaki müftüye dönüp "Ne diyor? bakan mı bu genç essaahtan" sorar.
Müftü Bey "Essahtan Bakan Bey" deyince, "Bak dalga geçme sen bakanmısın söylesene"
Çevre ve Şehircilik Bakanımız Sn. Murat Kurum ceketinin cepinden kartvizit çıkarır verir.
Bilal Amca iki üç dakika kartviziti okuyunca  "Sen Çevre Bakanı isen bizim mahallede, Yesari Baba Türbesi var. Her tarafı dökülüyor. Orayı yaptırıver. Heç kimse ilgilenmiyor buralarla" der
Çevre ve Şehircilik Bakanımız Sn. Murat Kurum namaz sonrası Bilal Amcamızı elini öper.
Türbenin onarılması için kendisine söz verir Vali Beye de gerekli talimatlarını verip ordan ayrılırlar.
Amcamızın yerinde, teşkilatımızdan birileri olsaydı inanın akıllarına selfie çekilmekten ne türbe, nede mahallesi gelirdi.
Bilal Amcamızdan medeni cesaretinden ve memleketini düşündüğü için ALLAH razı olsun.
Allah razı olsun Bilal amca..
Yerini GABTIRMADIĞIN...
Yerini YILLIK REVİZE ETTİĞİN...
MANGAL GİBİ YÜREK...
ALTI OKKA ...
olduğu için..
Sen çok yaşa emi...
Selam ve dua ile.
MEMUR BÜLENT, JİLET 15 İLE...

 

-Tüm hazırlıklar tamam mı
-Tamam efendim.
-Hanımefendilerin  saçları, erkeklerin saç ve sakalları,kılık ve kıyafetleri, ayakkabılar boyalı
-Hepsi tam istediğiniz gibi.
Koridorun girişinde kıpırdanmalar ve telaşlı sesler. Kimisi sağa sola koşuşturuyor. Kimsenin duyamacağı bir ses ile "Aman, olaki bizi görmesin. Görürse şeytan çarpmışa benzetir."
-Geliyor.
-Son kontrolleri yaptınız değil mi
-Yaptık efendim.
Büyükce bir salon.
Günün mana ve önemini anlamaya gelenlerin rahat etmesi için bütün güzellikler düşünülmüş.
Girişin hemen başında belliki askerliğini asker gibi ya yapmış ya da yaptırmışlar.
Kapı gibi...
Tam bir özel kuvvetler personeli gibi.
Yani tıpkı benim gibi(!)
Kapının hemen girişinde. Nasıl bir eğitim aldın be aslanım haaa. Maşaallah dimdik. Parmaklar adeta bacağın yanına yapışmış.
Göğüs önde.
Baş dik. Hem de ne dik.
Gözler sadece bir yere bakıyor.
Ve bir ses.
Ortalığı adeta yakıp  yıkıyor.
DİKKAAAT!!!!!

Herkes ayakta.
Hep diyoruz ya bu milletin kadını da, kızıda, nineside asker gibi.
O ne kalkış öyle, zannedersiniz ki Foça Amfibi de yâda Menteş Kampında askeri eğitimden geçmiş.
Heeeeeyt be.
Hepside çakı gibi maşaallah.
Kapıda bir gölge.
Sonra gölgenin kendisi.
Takım elbiseli.
Nedense hep aynı renk.
Lacivert...
Burnu dik...
Buraları ben yarattım(!) havasında.
Eller g....e birleşmiş.
Asker mi?
Müdür mü?
Gerçi bu o hani fıkrası var ya...
Hani şu .....t müdürlerden.
Anladınız siz onu. Öyle değil mi?
Herkes ayakta...
245 kişi dimdik ayakta.
Asker...
Pardon, kapıda tekmil veren görevli içtimai vermeye hazırlanıyor.
110 erkek...
100 kadın...
35 çocuk... olmak üzere
.....  GÜNÜNE HAZIRIZ.
-Sağol...
-Sen öndeki.
-Buyrun efendim...
-Bu sakalla .... GÜNÜNE katılmayı utanmıyormusun.
-Çok özür dilerim efendim. Akşam bir yandan bozuk radyoyu tamir ettim, bir yandan çocuk rahatsız onunla ilgilendim. Lâkin siz benim kusuruma bakmayın. Yanımda jilet 15 var. Hem sakallarımı keser, hem de .....
Bir arbede...
Bir şamata...
Bir gürültü...
Ortalık toz duman içinde...
Sabah...
Ulusal gazetelerin birinci sayfası.
Manşet bir haber.
...... Gününde Memur Bülent,  15 bıçaklı jilet ile "Neden tıraşını olmadın" diyen müdürü köpüksüz traş yaptı.
Selam ve dua ile.