Zaman zaman kendimizi yorgun hissettiğimiz de olabilir.
    Ama gün bitip de akşam eve, geride vicdanı hür, aklı hür, fikri hür satırlarla dolu bir eser bırakmış olmanın verdiği gönül huzuru ile gitmek var ya,
    İşte o zaman günün yorgunluğu çekilir akşam dalgaları gibi zihnimizden.
    Gazeteci olmak, Yozgat gibi bir şehirde bu mesleği icra etmek zordan öte bir ayrıcalık.
    Bu mesleği taşıyorsanız bir yerinizde, meşakkati de ayrıcalıklıdır, cefası da, sefası da…
    Sefası bir kere gönül huzurudur.
    O huzuru ne zaman yaşarsınız biliyor musunuz?
    Sabah ilk mesai saatinde bir gün önce emek verdiğiniz, göz nuru döktüğünüz gazeteyi elinize alarak.
    En küçük bir hatayı gördüğünüz an Allah canınızı alır.
    Eleştirilmek değildir endişe duyduğumuz, emeğe, alın terine düşen hatadır.
    Eğer elinize aldığınız gazetede Yozgat’a dair şeyler var ise, ne mutlu size.
    15 yıllık meslek hayatımın 4. yılında çok daha net anladım yaptığım işin kutsal olduğunu.
    İmam olsun,
    Doktor,
    Avukat,
    Siyasetçi, vesaire artık hangi mesleği sayarsanız sayın.
    Hatta başbakan, cumhurbaşkanı olsam yapamam dedim her daim kendi kendime gazeteci olarak yaptıklarımı.
    İnsanların gönlüne dokunmak var ya, Asıl olan mesele burada başlıyor.
    Haber, köşe yazısı, röportaj, ya da bir iki cümle ne yazarsanız yazın,
    365 gün yazdıklarımız arasında 1 günde olsa toplumun, insanların hayrına dokunacak bir iş mi yaptık, en büyük huzurum budur işte.
    İşte tam orada anlarım yaptığım için ne kadar kutsal olduğunu.
    Bu mesleği bana öğretenler kime nasıl hitap edeceğimi, neyi nerede bulacağımı,  mesleğin ahlakını anlattılar,
    Bir de bedene can veren ruhun aldığı mayayı bu işe katıyorsanız yaptığınızın eksik olması çok da önemli değildir.
    Ya da usta gazeteci olmanın kifayeti kalmaz.
    365 günün 1 günü gazetecilik mesleği adına geçer akçe mi, asıl önemli olanı bu.
    Yozgat’ın geri kalmışlığını, ekonomik ve sosyal sorunlarını, eğitimdeki yetersizliğini tek başına siyasetçilere, bürokratlara, iş adamları, STK’lara bağlamadım bu yüzden.
    Bu şehrin gazetecilerine de (İğnenin en büyüğünü kendimize batırmak kaydıyla) yükledim vebali.
    Ben adam gibi gazetecilik yaparsam bu şehirde taş üstende taş oynar düşüncesi hakim oldu bende.
    Bu şehrin adam gibi gazetecilere ihtiyacı var diye baktım her zaman.
    Adamlığın ustalıkta değil hakikatleri dile getirmekte gizli olduğunu anlayalı da uzun zaman oldu.
    Bu gün Yozgat geri kalmışsa bunun başlıca sorunlarından biri de biz gazeteciler diye bilmem gerektiğini mıh gibi sapladım düşüncelerimin tam ortasına.
    Kimine göre eksik, kimine göre yanlı, kimine göre yanlış yaptık, ama doğrularımızdan şaşmadık biline.
    Bazı yerlerde sustuysak ta Yozgat’ın hayrına, konuştuysak da hayrına oldu.
    Meslekte pişerken kavrulup kül olmadık, var olmak için bir birimize tutunduk.
    Patronu, çalışanı her daim bir olmaya çalıştık, güç bulduk yüz yüze bakan dünyalarımızdan.
    İleri Gazetesi çatısı altında 11 yılı devirmek üzereyken geride baktığımda çok şey görüyorum.
    Rahmetli Ayhan Köylüoğlu ağabeyimin eksikliğini her zaman kalbimin en müstesna yerinde hissedeceğim.
    Onu ne zaman özlesem Çamlığa gider onu görürüm,
    Kabrine dualar gönderirken, farkında olmadan O’ndan miras aldığım fikirleri için teşekkür ederim.
    Allah’a gönderdiğim duada kabrine nur, ebedi istirahatgahına cennetler dilerim bana bu kutsal mesleğin sırrını öğrettiği için.
    Bu meslekten ekmek yememize vesile olan patronumuzdan, mesai arkadaşlarıma her daim dualarım kalpten oldu, olmaya da devam edecek.
    Biz bir birimizden memnunuz, inşallah siz de bizden memnunsunuzdur.
    Yozgat ortak paydasında olduğumuzu bu önemli günde, 45 yaşına değdiğimiz bu anlamlı durakta bir kez daha adınız, soyadınız gibi bilmenizi arzu ediyorum.
    Yanlışlarımız var ise bilerek değil, kut hatasız olmaz nihayetinde. Ama bizim yanlışlarımızı bize söylemiyorsanız da asıl hata sizden başlar bilesiniz.
    Yozgat’ı seven herkes gibi bizlerin gayesi de her daim ileri oldu, evimiz, yuvamız, kutsal saydığımız mesleğimizin adı gibi ‘İleri…’
    45’inci kuruluş yıl dönümünde sizlerden bir tek ricam var, bu memleketin ihtiyacı olan adam gibi gazetecilerin yetişmesi adına lütfen duyarsız ve sessiz kalmayın.
    Bu memlekette birilerinin doğruları, memleket ve toplum hayrına yazması şart.
    Şarttan öte bir vebal, bir görev, bir inanç meselesi.
    Biz bunlardan taviz verdiğimiz halde siz susuyorsanız o halde terk-i diyar edelim hep birlikte.
    Ama Yozgat’sa asıl mesele, unutmayın biz yaşlanmıyor, güçleniyoruz. Biz Yozgat’ı, dolayısıyla sizleri seviyoruz, siz de bize sahip çıkın gerisi gelir…