Yrd. Doç. Dr. Elif Yamaç ile araştırma yapan Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü Zooloji Anabilim Dalı doktora öğrencisi Cihangir Kirazlı, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Eskişehir'de ayrıca Türkmenbaba Dağı'nda 26 çiftin ürediği bir diğer kara akbaba kolonisinin bulunduğunu belirterek, kara akbabaların özellikle yuva için yaşlı kara çam ağaçlarını seçtiğini ifade etti.
    Eskişehir'de kara akbabalar için uygun yuva alanlarının bulunduğunu ifade eden Kirazlı, şöyle devam etti:
    ''Eskişehir'de 2009'da kara akbaba popülasyonu üzerine bir ön çalışma yaptık ve Sündiken Dağları'nın kara akbaba türü için potansiyel üreme alanı özelliği gösterdiğini tespit ettik. Bunu takiben 2010-2011 yılında bölgede kara akbaba türüne ait yuva alanları tespit ederek, üreme başarılarının takip edilmesi ve yuva alanı tercihinin belirlenmesine yönelik çalışmaları sürdürdük. Sündiken Dağları'nda daha önceden 10-15 çift kara akbabanın varlığı tahmin ediliyordu. Şimdi TÜBİTAK destekli yaptığımız çalışmayla minimum 46 kara akbaba çiftinin ürediğini belirledik. Bu kadar büyük bir koloni varlığının tespit edilmesi bizi sevindiriyor. Doğal zenginliğimiz koruyarak, daha iyi bir ülke atmosferi bırakmak istiyoruz. Çalışmamız, TÜBİTAK destekli bir projedir ve halen devam etmektedir. AÜ Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Elif Yamaç ile araştırmayı yürütüyoruz. Kara akbabaların popülasyonu açısından bilgi noksanlığı vardı. Bu türün ülkemiz için nesli kritik düzeyde tehlikede olduğunu göz önüne aldığımızda bilgi eksikliği, kara akbabaların korunmasına yönelik çok büyük bir boşluk oluşturmaktadır. Yaptığımız çalışma, Türkiye'deki kara akbabaların popülasyon eğilimini ve yönünü belirleyecek, korunmasına yönelik adımlar atılmasını sağlayacaktır. Projemiz 30 aylık bir çalışmadır ve 2012 yılı üreme sezonu sonuna kadar devam edecek. Sündiken Dağları'nın yanı sıra Eskişehir sınırları içerisinde Türkmenbaba Dağı'nda 26 çift kara akbabanın ürediğini biliyoruz. Bunun yanında türün ürediği bilinen Kızılcahamam dışında, Kütahya'daki Muratdağı'nda, Bursa Uludağ'da, Yozgat Kazankaya'da ve Doğu Karadeniz dağlarında kara akbabaların ürediği tahmin edilmektedir.''
KAZANKAYA’NIN
KARA AKBABALARI
    Kirazlı, türün neslini korumak için onları tehdit eden unsurları en aza indirme yönündeki çalışmalara devam edeceklerini ifade ederek, bu çalışmaların devlet, bilim adamları ve vatandaş iş birliğinde yapılması gerektiğini bildirdi.
    Türkiye'nin İspanya'dan sonra en fazla kara akbaba popülasyonuna sahip ülke olduğunu anlatan Kirazlı, şöyle devam etti:
    ''Kara akbabalar, İspanya'dan Türkiye'ye, Kafkasya'dan Afganistan'a, güney Sibirya'ya, Çin ve Moğolistan'a kadar uzanan geniş bir dağılım göstermektedir. İnsan etmenli faktörlerden dolayı son 200 yılda pek çok üreme bölgesinde nesli tükenmiştir. Bu nedenle şu anda yamalı bir dağılım göstermektedir. Doğal üreme alanları yok edilen kara akbabaların pek çok ülkede sayısı azalıyor. Şimdi bu hataların düzeltilme süreci yaşanıyor. Fransa'da, Portekiz'de, Bulgaristan'da yeniden sokulma çalışması yapılıyor. Gürcistan'da, Rusya'da, Ermenistan'da, Azerbeycan'da ve Ukrayna'da üreyen çift sayıları azalmakta, Yunanistan'da koruma çalışmaları sayesinde bu azalma durdurulmuş vaziyette. İspanya'da 1500-1600 çift büyüklüğünde bir popülasyon var.
    İspanya, Fransa ve Portekiz'de önemli koruma çalışmaları sayesinde kara akbaba popülasyonları artı yönde bir eğilim gösteriyor. Türkiye'de ise kara akbaba popülasyonu kritik düzeyde tehlikede. Türkiye'deki negatif eğilimi öncelikle durdurmamız gerekiyor. Bunu durdurmak için kara akbabaların üreme başarısına negatif etki eden faktörleri ortaya çıkartmamız gerekir. Bu olumsuzluklara karşı yapılacak bu tür çalışmalardan elde edilen verilere göre gerekli önlemleri alabiliriz.''
''TÜRKİYE'DE NESLİ YOK OLMA
NOKTASINA
GELEBİLİR''
    Kirazlı, kara akbabaların yaklaşık olarak 8 aylık bir üreme periyodunun bulunduğunu ve sadece tek yavru oluşturduklarını belirterek, bu süre içinde yuva alanının 1,5 kilometre yanına yaklaşılmaması gerektiğini ifade etti.
    Yavruların uçma olgunluğuna erişmeden, yuvaların bulunduğu bölgede hiçbir etkinliğin yapılmaması gerektiğini kaydeden Kirazlı, şunları söyledi:
    ''Çok duyarlı hayvanlar. 5 saniyelik bir görsel temasta bile yuvayı terk edebiliyor. Yumurta veya yavru açıkta kalabilir. Üreme süreci boyunca rahatsız edilmemelidir. Kara akbabaların üreme sürecinde rahatsız edilmesi söz konusu üreme bölgesini terk etmesine neden olabilmektedir. Mihalıççık'ta daha önceden 3-4 çiftin ürediği tahmin ediliyordu. Bunu 2008-2009'da tespit ettik. Ancak 2010-2011 yılında o yuvaların terk edildiğini belirledik. Oradaki ağaç kesim çalışmasından rahatsız olan kara akbabalar Mihalıççık'da artık üremiyorlar. Ayrıca Mihalıççık'da oldukça yoğun bir kesim çalışması olduğunu gözlemledik. Gençleştirme adı altında, orada var olan yaban hayatını gözetmeksizin, vadinin tümden tıraşlanması gibi ormancılık uygulamaları kara akbabalar için uygun yuva ağaçlarının ortadan kalkmasına neden olmaktadır.
    Bu bir anlamda üreme alanlarını yok etmek demek. Aslında ormancılık faaliyetlerinin var olan yaban hayatına göre düzenlenmesi ve planlanması gerekmektedir, sadece endüstriyel odun talebini karşılamak amacı taşımamalıdır.
    Ülkemizde bu tür planlamalar olmadığı sürece kara akbabanın nesli ilerleyen süreçte yok olma noktasına gelebilir. Çalışmalarımız gelecek yıl da devam edecek. İlerleyen süreçte de takip etmeyi sürdüreceğiz. Bu süreçteki en önemli amacımız yaptığımız ve yapacağımız çalışmalarla kara akbaba türünün korunmasına katkı sağlamaktır.''

Editör: TE Bilişim