HOLLANDA inekleriyle meşhur, bir ülke. Yozgatlı'nın yoğun olarak yaşadığı bu ülkede sağmal ineklerin sütünün çiğ olarak satışına devlet bile destek veriyormuş. Yani, bu ülkede besicilik yapan çiftçi, ineğini sağıp, kaplara doldurup, satışını yapabiliyormuş. 'Muş' diyorum, çünkü anlatanların yalancısıyım. Besi hayvanı bulunan küçük işletmeler devletin veterinerleri tarafından sürekli kontrol ediliyor, sağlıksız, hile olduğunda ise yaptırımlar uygulanıyormuş. Büyük işletmelerde veterinersiz olmuyormuş...
Hollanda'da ikamet eden bir tanıdığımız, 'biz orada peynire, kaymağa para vermiyoruz' diyor.  Şaşırıyoruz... Şaşkınlığımızı gidermek için 'ineklerden sağılan sütü alıyoruz, evde pişirip, üzerindeki yağ ile kaymak, kalan sütüyle de peynir yapıp, tüketiyoruz'  diye devam ediyor. Yani Hollanda'da ineklerden sağılan süt, bizde olduğu gibi pastörize edilmeden de satılabiliyor, tüketilebiliniyor...
Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, genelge üstüne genelge yayınlıyor. 'Açıkta gıda maddeleri sağlığa aykırı' diyor, açıkta gıda maddesi satışlarının önüne geçmeye çalışıyor. İlk bakışta 'doğru' bir karar veya uygulama olarak görünse de, aslında doğru olmadığını uygulamalarında rahatlıkla görebilmekteyiz...
Yasaklayarak neyi çözdük? Hangi sorunuz yasaklama ile son buldu? Bilen var mı? Bir zamanlar parklarda, yol kenarlarında, orta refujlerde yapılan çimleme çalışmalarının ardından üzerine uyarı levhası dikilirdi, 'çimlere basmak kesinlikle yasaktır!' diye. O dönemde 'basmak' yasak olan çimlerin üzerine yatılır, resmi görevli tarafından 'okuma yazman yokmu kardeşim, çimlere basmak yasak!' uyarısına, 'basmıyorum memur bey, yatıyorum!' karşılığı verilir, espri yapılırdı. O levhalar tarihe karıştı. Sorun da yaşanmıyor...
Yani... Yanisi, 'yasak' demekle sorun çözülmüyor. Açıkta gıda satışları ile ilgili 'yasaklamada' aynı. Yasaklamak yerine denetlemek, çözüm üretmek, pazara sağlıklı gıda maddelerinin getirilip, tüketiciye ulaştırılabilmesi için tedbirler almak, 'yasaklamaktan' daha kolay olacağı gibi, doğru adımlar da olacaktır...
Geçtiğimiz günlerde dile getirmiştim. Üretici, 'bize köye dön üret diyorlar, ürünümüzü satmamazı engel oluyorlar!' diye feryat ediyordu. Bu tezat giderilmeli. Üretici üretmeli. Ürettiğini pazarda satabilmeli. Tüketici alırken, aklında bir şüphe oluşmamalı. Bunun için gerekli denetimler, sadece pazar alanında değil, yerinde de denetlenip, uygun üretim yapmayanlar ile ilgili yaptırım uygulanmalı...
Yozgat'ta hayvan varlığı kayıt altında. Sağlıklı besi hayvanlarımız mevcut. Kimin kapısında kaç inek, kaç koyun, kaç keçi var biliniyor. O halde yerinde yapılacak genel denetimler ile sağlıklı, güvenli süt üretimi sağlanabilir. Pazara getirilen süt, peynir, tereyağı, kaymak gibi diğer gıda maddeleri denetlenebilir. Açıkta, toz bulutu altında satışının önüne geçmek için önlemler alınabilir. Bunlar yerine 'yasak kardeşim' demek, sorunu çözmüyor...