GEÇTİĞİMİZ hafta içerisinde gribal bir rahatsızlık ile karşı karşıya kalınca, tedbir amaçlı kısmi evde çalışma yöntemini tercih ettim. Rahatsızlığımı doğal yollardan, bitkisel içecekler tüketip, istirahat ederek atlatmaya çalıştım. Olmadı. Soluğu Aile Hekiminde aldım.  
Aile Hekimi, ''Covit19 olabileceğimi'' söyledi, ''o nedenle ilaç yazamayacağını'' bildirdi. Test yaptırmak üzere Yozgat Şehir Hastanesi'ne sevketti. Test sonucunu beklerken ''ne olur ne olmaz'' düşüncesiyle teması kestim, evdeki çalışma odamda zorunlu ikamete geçtim. Hafta sonu olması nedeniyle test sonucu ancak Pazar günü akşam saatlerinde ''Negatif'' olarak geldi. Rahatladım...
İnanın, o süreci beklemek bile işkenceden farksız. Bir de sonuç olumsuz çıkıp, 14 gün burnunuzu bile dışarıya çıkartamadığınızı bir düşünün! Sonucun bana ulaşmasından bir-iki saat sonra Sağlık Bakanı Fahrettin Koca'nın rutin açıklamasının ardından, kendime gereksiz yere işkence ettiğimi düşünmeye başladım. Aylardır uyarılar yapılıyor. ''Yapmayın, etmeyin'' deniliyor. Sanki ''Birincilik bizim hakkımız, söke söke alırız!'' der gibi, korona virüs belasının daha fazla yayılabilmesi için, tedbirli davranmak yerine, ''Hayat bize güzel!'' anlayışı ile yapılmaması gerekenleri yaptık/yapıyoruz/yapmaya devam ediyoruz. Sonuç ortada!..
Yozgat, riskli hasta sayısı en fazla artan beş il arasında. Nüfus oranlamasına bakıldığında Yozgat ilk sırada. Şimdi mevcut tedbirler daha da artırılacak. Daha da sert tedbirler uygulamaya konulacak. Rutin tedbirlere uyup, gerekli önlemlerimizi alabilseydik, biraz sabırlı olabilseydik, bugün belki de yaşantımız normale dönecekti. Ama biz ''virüs bizden korksun!' istedik.