Seni düşünmemeye karar verdiğimden beri tam bir günbatımı geçti .. Kararımı eyleme dönüştürdüğüm zaman aralığı ise bir tövbe ile bozum arası .. Yastığa baş koyuş ile uykuya dalış arasında iki düşlük zamanım var .. Düşümün gerçekleştiği ki burdaki sıfat kocaman mı olsun yoksa sadece mi olsun diye düşündüğüm 4 günüm ..
    Ömer Hayyam' ın mısralarını anlamaya başladığım andır otobüsün 5 numaralı koltuk camından son el sallayışım. '' Gitme'' diye bir şehir bağırır ardımdan.. '' Git ''  diye iki göz yalvarır.. Otobüsüm kaçırır o gözlerden, kaçırırkende muavin acıklı bir film koyar ki yakışmalı gözyaşlarım bana anlamsızca bakan 6 numaradaki yaşlı kadının beyninde..
    Dönüşüm daha bir acındırır kendini bana , arabesk şiirler fısıldar devamlı ki; fiyakalı kelimeler dökülsün dudaklarımdan. Beynim bakar sağına soluna , gidilen yolun tersten tekrar edilmesinden başka bir eylem değil bu olay der izin vermez dudaklarıma, ama gözlerime söz geçiremez. Asiliğinden değildir gözlerimin söz dinlememesi , ayıp olana karşı eskiden beri merakındandır.
    Düşlerim ve düşüncelerim öpüşürken dönüşümün en sert virajında, bedenim sancılarımdan yorulmuş,akciğerlerim oksijenden delirmekteyken 6 numaradaki yaşlı kadın , gümüş rengi kalemimle yazdığım buruşuk kağıtları okumaya çalışmaktan vazgeçti.
    Mola yerimize geliş yolumuzun ters istikametinden giriyorduk bu sefer.
    Aynı masaya oturmamaya özen göstererek, tam karşısına geçip bir kaç gün önceki kızı oturtuyorum oraya. Bir sigara yakıp dumanımı akciğerlerimden hızla kıza doğru üflediğimde yıldızlar kaçıyor gözlerime.. Mideme biri elini sokup karıştırıyor, tırnaklarıyla kazıyıp ne varsa içimde yukarı itiyor..
    Ağzımın kenarında acımtrak bir uğultu, bacaklarım bedenimden bağımsız kendi halinde ilk sandalyeye oturtuyor beni. Camekandaki aksime bakıyorum, sırtında dört günün sonrasının kamburuyla eğilmiş, beyninin sadece dudaklarına söz geçirebildiği , ''Git'' diye yalvaran gözlerden kaçırılan 5 numaralı koltuktaki kadın.
    Saatime bakıyorum, vazgeçilmişlikten sadece bir adam boyu ilerleyebilmişim. Etrafıma bakıyorum vazgeçenlerim bir ömür yol almışlar çoktan, gölgeleri bile düşmüyor yüreğime ..
    Sigaram dudaklarımda bir odun daha atıyorum yalnızlığımın yalazına , alevlerin yükseğe daha yükseğe çıkmasını izlerken kahkaha emri veriliyor beynimden dudaklarıma, gözlerimse yüzüme vuran kızıl gölgere sığınıyor.
    ''İçimde bir uçurum var , nolur tutun beni '' diye bağırasım geliyor, beynimden kesin emir var, dudaklarım mühürlü.
    İçimdeki uçuruma yuvarlanmaya tam bir adım haykırış vardı.Bir adım haykırabilseydim yuvarlanacaktım , tam bir adım sussaydım da yüksek miktarda sessizlikten kalbim duracaktı.
    Her iki eylemin bitişi başlaması kadar yaygaralı olmadı hayret.
    Oysa ben karga uğultuları bekliyordum yüreğimden,kanat çırpışlarıyla rüzgara karışan yorulmuş terin pis kokusunu duyacağımdan öyle emindim ki.. Hala sadece yolun tozlu, öksürten kokusu burnumda.
    Ne yani şimdi ben miydim gidip gelen? Telefondaki ses kimindi '' Özledim'' kelimesinin sonunu ünlem ile değilde inadına üç nokta ile bitiren?