HEP birlikte Korona Virüsü ile yatıp/kalkar olduk.  'Virüs belasından nasıl kurtulacağımız' konusunda devletin farklı kurumları gereğini yapıyor. Tedbirler birbiri ardına alınıp, ilan ediyor. Bizlere de alınan bu tedbirlere uymak kalıyor...

Alınan tedbirler içerisinde yer alan 'Evde Kal Türkiye' sloganı, yerel düzeyde de 'Evde Kal Yozgat' şeklinde dizayn edilerek, dillendirildi. Evlerinde kalanlar can sıkıntısından yakınıyor. 'Ne yapacağız?' sorusunu kendilerine sorup, yanıtını bulmaya çalışıyorlar. Kimisi kitap okuyarak, kimisi televizyon seyredip, uyuyarak zamanlarını değerlendirmeye çalışıyor. Hazır yeri gelmişken belirtip, asıl konuya geçeyim. Televizyon kanalları normal yayın saatlerini sürdürüyorlar. Bunun yerine daha olumlu, daha dikkat çekici, evde bulunan insanlara hitap edebilecek düzenlemeler yapmak durumundadır/yapmalıdır...

Evde kalıp, can sıkıntısı zirve yapınca bu kez sosyal medya hesaplarında 'geyik muhabbeti de' zirve yapıyor. Bu muhbbet bazen 'şaka' adı altında maksadını açıyor, tartışmalar uzayıp gidiyor. Kırgınlıklar, kızgınlıklar oluşuyor. Dedikodu almış başını gidiyor. Gerçekler, hayal ürünleri ile karıştırılıyor...

Bunca zamanımız var. Bu zaman dilimini 'geyik muhabbeti' ile geçirip, dedikodu üretmek yerine 'üretime yönelik' planlara, projelere yöneltebilsek, işte o zaman virüs sonrasında kurulmak istenilen yeni dünya düzeninin figüranı olmaktan çıkar, kendi düzenimizi kurar veya kurulmak istenilen düzenin önemli bir parçası haline gelebiliriz. Bugün bizler virüs sonrasında yaşanılacak ekonomik ve sosyal krizi tartışamıyoruz bile. Çünkü üretim yok. Kara kara düşünüyoruz. Çözümü ise birilerinden bekliyoruz...