Kim bilir? Neleri severdin? Sevmezdin? Son zamanlarda sevincimizdin, hayallerimizin bebeğiydin. Adın bile hazırdı. Sana ben Hazar diyordum.
    Ey! Hazar; Azerbaycan Bakû'de, Hazar Gölü'nün kenarında duymuştum yuvamıza mutluluk, kırık dünyamıza neşe olduğunu ve o vakit “Hazar” olsun yiğidim erkek olursa meleğim demiştim meleğine.
    Çok uzun sürmedi erkek olduğunu öğrenmem. Gerçi kız olsaydın da fark etmezdi çünkü ben hayata kıvırcık saçlı daha doğmamış kızımın saçlarından asılalı yıllar oldu.
    Biliyorum o'da yakında yuvamıza katılacak. Şimdi sen gittin, sadece zamanı erteledin Hazar'ım… İlkbahardı geldiğinde ve gittiğinde yaz başıydı.
    Güneş buram buram terletirken bedenleri, biz buz kesmiştik Haziran onbir 2008'de. Gelişin sevinçti, huzurdu, umuttu, yaşam sebebimizdi Hazar'ım. Ya gidişin? Üç gün, üç gece… Ölümden beterdi…  
    Seni bir hastanenin, herhangi bir odasında yitirdi meleğin. Sabaha karşı dörttü. “Ben öldüm…” Diyordu annen oğlum; “Ben öldüm…” Acı bir gölge düşüyordu seherime, ateşten bir gömlek gövdeme, yanıyordum oğlum, yanıyor. Onca tükenen zamanımın ardına Allah'ın bir lütfüydün sen. Şu köhne hayatımıza çölde vaha, Şubat'ta, Ağustos'tun sen…
    Olmadı be bebeğim, olmadı be aslan oğlum. Yaşatamadık seni doyasıya. Biliyorum ne okula yazdırabildik seni, ne davul zurna eşliğinde askere gönderebildik, ne de kına yakıp avuçlarına evlendirebildik seni. Biliyor musun?
    Yaşasan belki de torunlarımız olacaktı senden ve kısa künyeni söylerken “Hazar İnce Yozgat” diyecektin gür bir sesle. Ve ben onurların üstünde bir duyguyla sevinçten ağlayacaktım. Bugün geberesiye bir duyguyla sabahın 03.45'de ağladığım gibi olmayacaktım.Bütün bunları sana neden yazdığımı bilmiyorum.
    Bu gece meleğinin notunu bulduğumda onbeşinci günün ilk saatleriydi. Türkiye maalesef iyi bir oyundan sonra Almanya'ya 3-2 yenilmişti. Canım sıkkındı. Beyhude ömrümün kalan yarısında, Ankara'da yapayalnızdım. Sahi olsan maçı beraber seyrederdik değil mi? Hay Allah yine saçmalıyorum. Ama kim benim yerimde olsa böyle düşünürdü değil mi oğlum?Uzatmayım, meleğin yazmışta yazmış bir ana yüreğiyle. Yazdıklarını okuduktan sonra sıkıntım kat be kat artı. Odalara sığmadım, bunaldım, daraldım, dağıldım. Balkona kendimi zor attım. İçimdekileri yazabilseydim, ruhumdaki alevleri, kalbimdeki çalkantıları buraya dökebilseydim eğer; eminim okuyan herkesin gözleri kör olur, dilleri tutulur, nutukları dururdu…
    Sahi sizin hiç oğlunuz öldü mü? Benim bir kere öldü. Gözlerim kör, kulaklarım sağır, kalbim atmaz oldu…
    Hazar'ın aramızdan ansızın gidişine bir şey diyemedim. Durduramadım gidişini. Engel olmadım. Azrail'in elinden alamadım. Ne gelirse Hak'tan gelir dedim ve sustum…
    Doyamadık oğlum sana…Bitmeyen özlemim ve hiç bitmeyecek olan sevgimle… Daim kalbimizde özlemimizsin… Seni çok seviyorum… Sevgimle…