Türkler İslam’a girdikten sonra kendilerini bu yüce dine adamışlar ve bütün varlıkları ile İslam’a hizmet etmişlerdir. Bu uğurda hiç bir fedakârlıktan çekinmemişlerdir. Dünyanın fethine çıkan ve İslam’ı yaymak idealinde seferber olan Türk Milleti, verdiği şehitlerle tüm İslam Dünyasını ve Anadolu’yu şehitlerin kanlarıyla sulamışlardır. Hiç bir millet, Türk Milleti kadar bu topraklarda yaşamayı hak etmemiştir.
İslam dünyasının her tarafını süsleyen, bugün de bir kısmı ayakta kalan sanat eserlerinin çoğu Türk mimarları tarafından yapılmıştır. İslam dünyasında Sinan gibi bir mimar, Selimiye Camii gibi başka bir şaheser görmek mümkün değildir. İslam’ın ilk dönemlerinden sonra Müslümanlığa büyük hizmetlerde bulunarak Allah rızasını kazanan millet hiç şüphesiz ki Türk Milleti olmuştur.
Türkler sadece kahramanlıkta (fetihlerde) değil, ilim dallarında, teknikte, müspet ilimlerde de büyük ilerlemeler göstermiş, dünyaca ünlü bilim adamları yetiştirmiştir. Türk Milleti’ni sadece savaşları ile yargılamak, Türk Ulusu’na saygısızlık olur.
Büyük bir Türk bilgini olan İbni Sina’nın tıp alanında yazdığı kitaplar Avrupa’da yüzyıllar boyu okutulmuş, yine bir Türk bilgini olan Ebu Bekir Razi’nin eserleri bilim dünyasına ışık tutmuştur. Karanlık çağları aydınlatan da yine bu Türk bilginleri, âlimleri olmuştur.Tıp, fizik, kimya, matematik ve astronomi ilimlerine önemli katkılarda bulunan, bir çok bilim dalının temellerini atarak dünyaya öncülük eden çok sayıda Türk bilgini yetişmiştir.
Örneklerini sıralamakla tüketemeyeceğimiz kadar fazla olan Türk bilginlerinin çalışmaları günümüz dünyasına da örnek teşkil edecek durumdadır. Türkleri barbarlıkla, saldırganlıkla itham eden ve kendi tarihini bilmeyenlere ithaf olunur.
İstanbul’un alınması büyük Türk hükümdarı Fatih Sultan Mehmet Han’a ve onun kahraman askerlerine nasip olmuştur. Fatih ve onun kahraman askerleri peygamberimizin şu övgüsüne layık olmuşlardır; “İstanbul elbette fetholunacaktır. Onu fetheden kumandan ne güzel kumandandır. Onu fetheden asker ne güzel askerdir.”
İnsanlık tarihinin en eski ve en büyük milletlerinden biri Türk Milleti’dir. Dünya üzerinde birçok imparatorluklar ve devletler kurmuş olan bu millet, medeniyette de büyük ilerlemeler göstermiş, savaş meydanlarındaki kahramanlıkları ile cihan tarihine destanlar yazmış, asırlarca İslam dünyasının önderliğini yapmış; tarihi şan ve şerefle dolu bir millettir.
İslam bütün dünya milletlerinin mutluluğu için gönderilen son ve en mükemmel dindir. İslam Dini, Arap Yarımadası’nda Mekke ufkunda bir güneş gibi doğmuş ve kısa zamanda dünyaya yayılmıştır. Türklerin İslam Dini’ne girmeleri, Türk Milleti’nin tarihinde bir dönüm noktası olmuş, Müslümanlık içinde hayırlı sonuçlar doğurmuştur.       
İstanbul’un Müslüman Türkler tarafından 1453 tarihinde fethedilmesi ile Türk Milleti’nin önderliğinde yüzyıllarca sürecek olan İslam’ın altın çağı başlamıştır. İslam Medeniyeti, Ortaçağ’ın karanlık Avrupa sına da, Rönesans hareketlerini başlatmıştır.
Türk Milleti gittiği ülkelere İslam Medeniyeti’ni, İslam adaletini ve ahlakını götürmüştür. Türklerin idaresinde sadece Müslümanlar değil, diğer dinlerden olan milletler de huzur ve güven içerisinde yaşamışlardır.
Türkler, İslam’ın iç ve dış düşmanlara karşı korunmasında büyük hizmetlerde bulunmuşlardır. İslam’ı içten yıkmak isteyen ve bu amaçla Müslümanlar arasına yanlış inançlar yaymaya ve bölücülük yapmaya çalışanlara karşı İslam’ın temiz insanlarını korumuşlardır.
Bizanslıların, Müslüman dünyasına yaptığı saldırılara ve özellikle Haçlı Seferleri’ne karşı Türk Milleti’nin kahramanca savaşması, İslam ülkelerini çok büyük tehlikelerden korumuştur. Büyük bir sel felaketi gibi, İslam ülkelerine yönelen Haçlı ordularını Türkler durdurmamış olsaydı, İslam Dünyası kendisini savunamayacak ve çok şey kaybedecekti. İşte bütün bu saldırıları kahraman Türk orduları durdurmuş, hem İslam’ın hem de Anadolu’nun bekçiliğini yapmışlardır.
Kahraman Türk Milleti’nin ve Osmanlı’nın himayesinde kalıp, kültürde, sanatta, ticarette başarı gösteren, zengin olan, kahraman Mehmetçiğin gölgesinde huzur ve güven bulan; ancak zayıfladığımız dönemde bizi arkadan vuran, vahşeti, intikamı haince devreye sokan nankörlere de söyleyeceğimiz çok şey vardır.