10 Şubat 2021 tarihinde Türk Silahlı Kuvvetleri, PKK-YPG terör örgütü mensuplarının yığınak yaptığı Gara dağına harekât gerçekleştirdi. 53 teröristin etkisiz hale getirildiği bu harekâtta, ikisi Yüzbaşı biri Astsubay olmak üzere üç şehit verildi. Harekât başarı ile tamamlandıktan sonra mağarada yurdun çeşitli yerlerinden değişik zamanlarda kaçırdıkları 13 görevlimizi de şehit ettikleri anlaşıldı.

Bu olayın vuku bulmasından sonra HDP haricinde hemen hemen her parti tepki gösterdi. Bu tepkiler yeterli mi? Değil… Artık milletin büyüyen öfkesini yatıştırma amaçlı konuşmalara sıcak bakmıyor. Bu millet hiçbir milletin dayanamayacağı kadar yaşadığı evlat acısını tekrar tekrar yaşamak ta istemiyor.

Vatan kutsaldır, canla beslendiği, kanla sulandığı için kutsaldır. Kutsalı canla kanla korumakta görevimizdir. Türk insanı; hiçbir milletin yapamayacağı, başka ana babaların söyleyemeyeceği, evlatlarının cansız bedenini gördüğü halde, “Vatan sağ olsun”, “Üç oğlum var onları da bu Vatan’a seve seve feda ederim” diyecek kadar yüce yürek sahibi…

Artık millet, ne oluyor? Neler oluyor? Diyecek noktayı geçti.

Biz bir devletle değil, dış destekli bir terör örgütü ile mücadele ediyoruz, öyleyse bu terör örgütünün iç destekçilerine gösterilen müsamaha nedir?

Hiçbir ülkede terör örgütüne destek verdiği kesinleşmiş bir parti meclisi işgal edemez, devletin kırmızı plakalı araçlarına binip devlete kötülük edemez! Vergilerimizden maaş alıp çocuklarımıza kurşun olarak dönecek hamleleri yapamaz! 

Artık bu ihanet çizgisindekilerin elindeki imkânlar alınmalıdır. Binlerce evladımızı şehit eden ve ettirenler bunlar değil mi? Apo’nun heykelini Diyarbakır meydanına dikeceğiz diyenler bunlar değil mi?  

Demokrasi diye mi ses çıkarılmıyor? 

Haydi, canım sende… 

Hangi devlet kendini parçalamak, yıkmak için cinayet işleyenlere demokrasi diye sabırlı davranır?

Hangi millet ve devlet, temeline dinamit koyup, kendini yıkmak isteyenleri halay çekerek karşılar ve toleranslı davranır?

Herkes şapkasını önüne koyup düşünsün. İktidar, iktidara destek verenler, muhalefetler, aydınlar, iş insanları, yazar, çizer, herkes daha ciddi daha milli düşünmeli.

İktidar dünlerde yaptığı hatadan dönüşünde samimi ise mücadeleyi şimdiki gibi sıkı devam ettirmeli, Türk’e, Türklüğe, milli duruşa karşı olanlara olan tavrını da netleştirmeli.    

Bu devlete, bu millete, bu devletin kurucu değerlerine karşı olan hadsizlere daha dikkatli davranmalı. 

 PKK terör örgütünün ekonomik desteğini kesmeye daha fazla çaba harcanmalıdır. 

Muhalefet her şeyden önce milli olmalıdır. Bu devletin kurucusuna ve kurucu değerlerine sözde değil özde bağlı olmalıdır. Muhalefet yaparken karşısındakini bitirmek için şer odaklarını yakın olmamalıdır.

On beş seneden fazla şimdi rakip oldukları liderin ve partinin için de olup, liderin verdiği ünvanlı görevleri yapan, biraz itibar kaybına uğrayınca bu lidere zaten karşıydım diyerek ayrılıp parti kuranları muhalefetten saymadığım için onlara söylenecek sözüm yoktur.

Devletimizin ebedi olması, milletimizin ve devletimizin İsrafil’in sur borusunu öttürmesine kadar yaşaması dileği ile…