Ankara Atatürk Kültür Merkezi’nde yapılacak olan ‘Yozgat Tanıtım Günleri’ne katılacak mısınız? Diye dostlarımız defalarca soruyor. Bana soran herkese hiç tereddütsüz ‘Hayır. Katılmayacağız!..’ diyorum. 
Öncelikle geçen yıl ki, Yozgat Tanıtım Günleri’ni hatırlatalım. Yozgat’ın tanıtımını kendisine vazife edinmiş arkadaşlarımızla birlikte katılmış, görevimizi fazlasıyla yerine getirmiştik. 
Yozgat Tanıtım Günleri adına düzenlenen toplantılara katıldık. Bu toplantılarda taleplerimizi dile getirdik. Kültür dernekleri olarak tanıtım günlerinde bulunacağımızı ifade ettik. Yol, yemek, barınma ihtiyaçlarının karşılanacağı sözünü aldık. Bu sözlerin üzerine biz de arkadaşlarımızla birlikte kalabalık bir ekiple geçen yılki Yozgat Tanıtım Günleri’ne katıldık.
Nasıl mı geçti? Onu da hatırlatalım. Çok mükemmeldi. Belki de bir ilki rekorlar kırarak gerçekleştirdik. Yozgat Şairler-Yazarlar Standı ile Gazi Üniversitesi’nin standı karşı karşıyaydı. Harika, şahane bir programla tamamlandı. Standımızı Yozgat tanıtım fotoğraflarıyla süsledik. Kitaplarımızı, CD’lerimizi sergiledik. Yozgat türküleri ile sazımızla, sözümüzle tanıtım günlerinin gözde ekipleri arasında yerimizi aldık. Emeğe saygı duyan herkes bu çalışmamızı tasdik etmişlerdi. 
Yozgat Tanıtım Günleri’nde şair ve yazarlar standı dolu dolu geçti. Tanıtım adına bu bize zevk verdi, işimizi de zevkle, gururla yaptık. Ancak bize söz verilen hiçbir hizmetten faydalanamadık.
Otel talebimiz oldu, yerimiz yok, kendi imkânlarınızla kalacaksınız dediler. Maalesef sonradan öğrendik ki, otellerde bir sürü boşluk varmış, ama biz bir öğrenci yurdunda kalmak zorunda bırakıldık. (Ayrılmış otellerde yer olduğu halde.)
Bu konuda bir hemşerimi saygıyla yâd etmek istiyorum. Kalacak yer bulamayınca Yozgatlıların dostu hemşerimiz saygıdeğer insan (kendisine daima saygı duyduğum ve takdir ettiğim) Hayrullah Başer beyi aradım ve yer talebinde bulundum. Allah razı olsun: “Buyurun gelin evimde kalın.” dedi. Biz de ekibimiz kalabalık olmaz dedik. Bunun üzerine öğrenci yurdunda kalabileceğimiz yer ayarladılar. Tanıtım günleri boyunca orada kaldık. Yurt yöneticilerine de teşekkür ediyoruz.
Yemek sorunumuz vardı. Belediye başkanımıza sıkıntımızı ulaştırdık. Teşekkür ediyoruz yemek sorunumuzu da o halletti. Sabah ve akşam kahvaltılarını kendi imkânlarımızla giderdik. Çok yorgun düştüğümüz için akşamları yurda giderken ticari taksi tutmak zorunda kaldık.
Alnımızın akıyla, görevimizi yapmış olarak, ‘Yozgat Tanıtım Günleri’ni tamamlamıştık. Dönüş telaşı başladı. Ankara’ya giderken de sorunlu gitmiştik. Dönüşümüzde maalesef sorunlu oldu. Oysa bize gidiş ve dönüşlerde araç tahsisi yapılacağı sözü verilmişti. Kime müracaat ettiysek aracımız dolu dediler. Rahmetli (Allah gani gani rahmet eylesin) İsmail Doğan beyi defalarca arayıp eşyalarımızı araçlarına rica minnet sıkıştırdık. Arkadaşlarımızla otobüse binip Yozgat’a döndük.
Kitap satışımız olmadı, CD’leri de pazarlayamadık. Masrafları cebimizden karşılamak zorunda kaldık. O gün bugündür, kimse arayıp da ihtiyacınız var mıydı, borcunuz var mı, masraflarınızı nasıl hallettiniz diye sormadı, hatta bir teşekkür bile edilmedi, üzüldük, sıkıntılarımızı içimize attık. Haklısınız memleket sizin, siz de “Yozgat Sevdalısıyız” diyorsunuz, diyeceksiniz! Dorudur tasdik ederiz. Biz Yozgat sevdalısıyız. Ama Yozgat’ın külfeti de nimeti de bize açık olmalıydı. Milyarlarca ödenek ayrıldı ve aylarca hazırlık yapıldı. Ekonomik sıkıntıları olan kültür dernekleri neden unutuldu, bunu anlayabilmiş değiliz. Doğrusu ilgisizliğe ve takipsizliğe bir anlam verebilmiş değiliz.
Görevler kimseye baki değildir. Makamlar da geçicidir. “Gök kubbede hoş bir seda” bırakabilmek önemlidir. Yozgatlı kadirşinastır, Yozgatlı vatanına sevdalıdır. Yozgatlı minnettardır. Yapılan hizmetlere de, hizmetkârlarına da saygıda kusur etmez. “Kim ne ederse kendine eder!” derler ya, kusura bakmasın dostlarımız bir arkanıza dönüp baksaydınız.
Uzattık galiba… İşte bu nedenlerle soranlara diyorum ki: Bu yılki Yozgat Tanıtım Günleri’nde biz yokuz. Yaşadığımız sıkıntıları bir kez daha yaşamayı düşünmüyoruz. Yozgat ve Yozgatlı mı? Başımızın tacıdır, bizim gönlümüzdeki bu sevda bitmez! O ateşi söndürmeye de kimsenin gücü yetmez.