YILLAR önce Susanna Tamaro’un “Yüreğinin Götürdüğü Yere Git” romanını okuduğumda kendi kendime dedim ki; yüreğinin götürdüğü yerde ol!
Yüreğimin beni götürdüğü İleri Gazetesi'ndeyim. “Aaa, bizim Gülseren!” diyenlerden, “Gülseren de kimmiş acaba?” diyenlere, eşe, dosta, akrabaya, tüm hemşehrilerime, avcumun içine aldığım en samimi sevgimi üfleyerek merhaba diyorum.
“Sürmeli gözlerin sürmeyi neyler?” diyor ya o güzel türkümüz.
Sürmeli gözlüm (Yozgat), sana da merhaba!
Gerilerden bugünlere birikmiş özlemimle, hasretimle geldim. İleri’ye, İlerili günlere merhaba!
Elleri nasırlı Elif annem, tırpan sallayan emmim, dayım, sevgili ırgat kardeşlerim, alın terinize merhaba!
Çamlıktan esen yele, öten kuşa, Saat Kulesi’nin endamına merhaba!
Behramşah Kalesi, Hayri İnal Konağı, Sarıkaya Hamamı, Lise Caddesinde volta atan gençler size de merhaba! 
“Bir çift turna gördüm durur dallarda.
Seversen Mevla’yı kalma yollarda.
Sizi bekleyen var bizim ellerde,
Bizim ele doğru gidin turnalar…”
Ne gariptir ki bu türküyü mırıldanmaya başladım birdenbire. Dilimde gayri ihtiyari gelişen bu türküye, klavyemin tıkırtıları eşlik ediyor. Yok yok, ben susayım, türkümüzü işin ustalarından dinleyeyim, açayım sesi, vereyim turnalara selamımı, Yozgat semalarından sizlere göndereyim. 
Sevgili okurlarım, varlığıyla manevi doyuma ulaştığım, Türkiye’nin incisi, tabii ki gönlümün birincisi Yozgat’ımızın, en özgür haber kaynağı İleri Gazetesi'nde sizlerle birlikte olacağım.
Yüreğimin vaz geçilmez adresi Yozgat önceliğimiz olacak. 1967’den bugünlere, bugünlerden ileriye, özgür bir geleceğe özgür anlayışla ilerleyen, İleri gazetesinin bir ferdi olmaktan onur duyarım.
Özgür kelimesini duyunca kanatlarım gökyüzüne yelken açtı vallahi! Gökyüzünün maviliklerinde uçacağım fakat yeryüzünden kopmadan, hakikatlerden kaçmadan yazacağım. 
O halde;
Sevgimle geldim!
Hoş geldim!
Bir sonraki muhabbetimizde görüşmek üzere; hoşça kalın, dostça kalın ama mutlaka Yozgatla kalın!