-1982 ANAYASASINDA  
MİLLİYETÇİLİK-
Hükümet istikrarsızlıkları ve siyasi çatışmaların olduğu bir dönemde 12 Eylül 1980 tarihinde gelen yeni askeri darbe 1961 Anayasasını  yürürlükten kaldırıp, siyasi partileri kapatmış ve meclisi feshetmiştir. 1961 Anayasasında olduğu gibi yine seçilmemişlerden oluşan bir meclis Anayasa hazırlıklarını yapmış  7 Kasım 1982 tarihinde halk oyuna sunulan yeni Anayasa 9 Kasım 1982 tarihinde yürürlüğe girmiştir. 
Yapılış ve düzenleniş itibarıyla 1961 Anayasasına benzeyen 1982 Anayasasında özgürlükleri  kısıtlayıcı  bir eğilim sergilenirken,  Anayasaya  Atatürkçülük damgasını vurmuştur.  Milliyetçiliğin tarifinde de açıkça Atatürk Milliyetçiliği  kavramı  metinde  yer almıştır. 
1982 Anayasasının  “Başlangıç” ın da “  Türk Vatanı ve Milletinin ebedi varlığını ve Yüce Türk Devletinin bölünmez bütünlüğünü belirleyen  bu Anayasa, Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu, ölümsüz önder ve eşsiz kahraman  Atatürk’ün belirlediği milliyetçilik anlayışı ve O’nun  inkılap ve ilkeleri doğrultusunda ; Dünya milletleri  ailesinin eşit haklara sahip şerefli bir üyesi  olarak, Türkiye Cumhuriyetinin ebedi varlığı, refahı, maddi  ve manevi mutluluğu ile çağdaş medeniyet düzeyine ulaşma azmi yönünde; Millet iradesinin mutlak üstünlüğü, egemenliğin kayıtsız şartsız  Türk Milletine ait olduğu ve bunu millet adına kullanmaya yetkili kılınan hiçbir kişi ve kuruluşun bu Anayasada  gösterilen hürriyetçi  demokrasi ve bunun icaplarıyla  belirlenmiş hukuk düzeni dışına çıkamayacağı; ... Hiçbir faaliyetin Türk milli menfaatlerinin, Türk varlığının , Devleti ve ülkesiyle bölünmezliği esasının, Türklüğün tarihi ve manevi değerlerinin, Atatürk  milliyetçiliği, ilke ve inkılapları ve medeniyetçiliğinin  karşısında korunma göremeyeceği  ve laiklik ilkesinin gereği olarak kutsal din duygularının, Devlet işlerine ve politikaya kesinlikle karıştırılamayacağı; Her Türk vatandaşının bu Anayasadaki temel hak ve hürriyetlerden eşitlik ve sosyal adalet gereklerince yararlanarak  milli kültür, medeniyet ve hukuk düzeni içinde onurlu bir hayat sürdürme ve maddi ve manevi varlığını bu yönde geliştirme hak ve yetkisine doğuştan sahip olduğu; Topluca Türk vatandaşlarının  milli gurur ve iftiharlarda, milli sevinç ve kederlerde, milli varlığa karşı hak ve ödevlerde, nimet ve külfetlerde ve millet hayatının her türlü tecellisinde  ortak olduğu, birbirinin  hak ve hürriyetlerine kesin saygı, karşılıklı içten sevgi ve kardeşlik duygularıyla  ve Yurtta Sulh Cihanda Sulh arzu ve inancı içinde huzurlu bir hayat talebine hakları bulunduğu; ... TÜRK MİLLETİ  TARAFINDAN, demokrasiye aşık Türk evlatlarının vatan ve millet sevgisine emanet ve tevdii olunur. “ girişi yapılmıştır. 
2. Maddede “ Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk  Milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletidir.”, 3. Maddede “ Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür. Dili Türkçedir.”, 6. Maddede “ Egemenlik kayıtsız şartsız Milletindir. Türk Milleti, egemenliğini, Anayasanın koyduğu esaslara göre yetkili  organları eliyle kullanır.”, 10 Maddede “ Herkes dil,ırk,renk,cinsiyet, siyasi düşünce,  felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir.”,  66. Maddede “ Türk Devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türktür.”, 81. Maddede                       “ Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri, göreve başlarken aşağıdaki şekilde andiçerler; Devletin varlığı ve bağımsızlığını, vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğünü,  milletin kayıtsız ve şartsız egemenliğini koruyacağıma; hukukun üstünlüğüne, demokratik ve laik Cumhuriyete ve Atatürk ilke ve inkılaplarına bağlı kalacağıma; toplumun huzur ve refahı, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde herkesin insan haklarından ve temel hürriyetlerden yararlanması  ülküsünden ve  Anayasaya sadakatten  ayrılmayacağıma; büyük Türk milleti önünde namusum ve şerefim üzerine  andiçerim.”  hükümleri yer almaktadır.
1982 Anayasasında  Türk milliyetçiliği kavramı yerine Atatürk Milliyetçiliği kavramı öne çıkmaktadır. 1961 Anayasasında olduğu gibi 1982 Anayasasında  da Türk Milliyetçiliği, diğer milletlere   göre kendisini eşit görüp üstünlük iddiasında olmayan  bir yaklaşımla  ifade edilmiştir. Diğer milletlerle eşitlik esasına dayanan bu tarif barışçıl mesajlar içermekte, ırkçılıkla ise hiçbir ilgisi bulunmamaktadır. 
Sübjektif milliyetçilik anlayışının 1982 Anayasasında da hakim olduğunu görmek  kolaydır. Milli gurur ve iftiharlarda, milli sevinç ve kederlerde, milli varlığa karşı hak ve ödevlerde, nimet ve külfetlerde ve millet hayatının her türlü tecellisinde  ortaklık ifadeleri,  Türkler  arasındaki bağların dil, ırk, din esasına göre değil duygu, his, ortak tavır esaslarına göre belirlendiğini göstermektedir. Türk Devletine  vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türk kabul edilerek bu Anayasada da kucaklayıcı ve herkesi içine alıcı bir yaklaşım  sergilenmiştir. Tek devlet, tek millet esasına dayalı anayasal sistemde, köken milliyetçiliği yapıldığını söylemeye imkan bulunmamaktadır.