Çocukluğumdan beri Sumela Manastırı resimlerine bakar ve insanlar bu dağın dibine değil, üstüne değil, yanına değil de neden bütünüyle sert kayalardan oluşan dağın tam ortasına koskoca binayı kondurmuşlar derdim.  Aklım almazdı. Yıllardır bir fırsatını bulsam da oraya gidip bir baksam derdim.
Oğlum İhsan Çağrı ve ben Trabzonspor taraftarıyız. İkimizde Trabzon’u gitmek, Sumela manastırını görmek istiyorduk. Bir fırsatını bulduk ve Trabzon’a gezmeye gittik. Yeşillikler içerisinde, tertemiz, güzel bir şehir. Önce Uzungöl’e gittik. Yöresel yemeklerden ve taze balıklardan yedik. Doğa harikası, cennet bir köşe. Tertemiz havasını soluyarak oksijen depoladık. Yayla evlerinde 4 gün kalarak etrafını gezdik. Ayrılmak istemiyorduk.
Beşinci gün Sumela Manastırına gitmek için yola çıktık. Trabzon çıkışında büyük bir fırından lezzetli Trabzon ekmekleri aldık. Bize eşlik eden arkadaşlarımızla Maçka’ya doğru yola çıktık. Bir alabalık üretme çiftliğinin yanında durarak canlı alabalık aldık. Her taraf bağlık ve bahçelik alanlar. Çalışkan Karadeniz insanları düzlük buldukları her alanı değerlendirmişler, dağlık her alanı da fındık bahçesi yapmışlar. Sumela Manastırının 500 metre yanına kadar arabayhla tırmana tırmana çıktık. Görkemli bir yapı, ilginç bir mimari, dudak uçuklatan bir şaheser. Bunu yapan insanların ne sıkıntılar çektiğini hissediyorum. Burada saltanat süren insanların eziyet çekerek çalışan insanları hatırlayıp hatırlamadıklarını düşündüm. O kayalardan düşerek kaç kişi ölmüştür Allah bilir. Saatlerce gezdik ve aşağısındaki piknik alanına indik. Lezzetli Trabzon ürünü malzemelerimizle bir güzel mangal keyfi yaptık ve Trabzon gezimize devam ettik.
Gezmek, görmek güzel şey. Bir şey dikkatimi çekti. Uzungöl’e gittik yüzlerce turist, Sumela Manastırına gittik yine yüzlerce turist. Bizim ülkemizde doğal güzelliklerimizi görenlerin sayısı neden bu kadar az. Neden istediğimiz yerleri rahatlıkla göremiyoruz. Bunda elbetteki ekonomik ve sosyal sıkıntıların payı büyük. Diyorum ki, Turizm Bakanlığı ve Milli Eğitim Bakanlığı bir proje başlatsa da en azından öğrencilerin kültür ve tabiat varlıklarını görmeleri sağlansa. Daha aydın, daha duyarlı nesiller yetiştirmezmiyiz. Ve hatta ülkeler arası geziler düzenlense. İaşe ve ibade masraflarının büyük organizasyonlarda yüzde 60’a kadar düştüğü biliniyor. Onun için söylüyorum. Ankara’dan Yozgat’a gelme masrafıyla Türkiye’den Mısır’a gidilebilir sanıyorum. İspatı ise İngiliz, Alman ve diğer turistlerin çok az para harcayarak ülkemizde tatil yapmalarıdır. Ülkemizde faaliyet gösteren turizm acentaları vatandaşlarımızın ekonomik yapılarını dikkate alarak bazı projeler başlatsalar insanlar kuyruğa geçecektir kanaatindeyim.
Arz ederim.