Yrd.Doç.Dr. Süleyman COŞKUNER /- Kaliteli Yaşam Uzmanı
1989 yılında doktora tezimi yazarken, okuyup öğrendiğim bir gerçek hala aklımdadır. “Teknolojik gelişmeler öyle hızlı bir şekilde olur ki, tozu dumana katarak gelir. Homurtusu çok uzaklardan duyulur. Uyum sağlayabilenler, başarılı olurlar, uyum sağlayamayanlar ise, tozun dumanın içinde kaybolur giderler.”
Teknoloji üreticilerinin işi gücü ar-ge çalışmaları yapmaktır. İnnovatörler artık tasarlayacakları yenilikleri insanlara anket yaparak sormuyorlar. Kendilerini de tüketici yerine koyarak, kimsenin aklına fikrine gelmeyecek özelliklerde teknolojik icatlara imza atıyorlar. Ürettiklerini hayatımıza öyle bir sokuyorlar ki, uyum sağlayamayan veya kulaklarını tıkayanlar bir müddet sonra, topluma yabancılaşmaya veya hayatlarında gerekli olan bazı işlemleri yapamamaya başlıyorlar.
Günümüzde herkesin kullanmaya mecbur bırakıldığı, sosyal medya unsurlarından en önemli ikisi, facebook ve akıllı telefonlardır. Bunları kullanmamakta hala direnen var mı bilmiyorum ama, okul işlemlerinin, banka işlemlerinin, devlet işlemlerinin bir çok yere müracat verilerinin yerine getirilmesinde sosyal medyayı kullanma zorunluluğumuz vardır.
Zaten söz konusu teknolojik gelişmelere imza atanların amaçlarının başında, ürettikleri ürünlerin mümkün olduğu kadar çok insan tarafından kullanılması ve sonucunda da, yüksek düzeyde paralar kazanılması gelmektedir.
Günümüzde cep telefonu kullanmayan kalmadı. Genç nesil ise, planlı proğramlı olarak belirli bir zaman diliminde “pazarın kaymağını alarak” yeni ürünleri piyasaya süren teknoloji üreticilerine dört-beş ayda, hadi diyelim bir yılda yenileyerek, yeni teknolojilere ayak uydurmaya gayret etmektedir. 
Gerek gösteriş, gerek rekabet, gerek daha üstün işlemler yapabilme, gerek en önde olabilme, gerek egosunu tatmin etme gibi saiklerle, eldeki  akıllı cihazlar sürekli yenilenmektedir. İnternet hizmetine ulaşımın kolaylaşması, ucuzlaması ve bazı işlemlerin yürütülmesinde vazgeçilmez olması, söz konusu amacı hızlı bir şekilde kamçılamıştır.
Sosyal medyanın sayısız faydası vardır. Dost ve arkadaşlarla hızlı ve etkin iletişim kurma, ölüm-doğum gibi haberlerin hızla duyurulması, yetenekli insanların hünerlerini kısa süreda bir çok kimseyle paylaşabilmesi, her türlü reklamın kolayca yapılabilmesi, merak edilen kişi ve konulara hızlıca ulaşılabilmesi vb. gibi konularda yabana atılamaz faydaları vardır.
Ancak, kötü amaçlarla kullanılması, teşhircilik, röntgencilik, terbiyesizlik, ağır şaka, dalga geçme, hayatın gerçeklerini “ti”ye alma, suistimal, hesapları ele geçirme, sarkıntılık, tehdit etme, rencide etme, gizli kalması gerekenleri ifşa etme, şantaj sebebi olarak kullanma, gerçeği saptırarak veya abartarak ifşa etme vb. gibi yıkıcı ve zarar verici etkilerini de unutmamamız gerekiyor.
Ayrıca, zaman hırsızlığı yapması, durağan bir hayata geçirerek ataletin pençesine atması, geyik muhabbeti yapılarak kıymetli zamanın öldürülmesi, gereksiz tartışmalara dahil olarak, kavgalara ve kinneşmelere sebep olması, istemediğimiz görüntüleri izleme zorunda kalmamız, bizi hiç ilgilendirmeyen özel yaşantılarla ilgili yazı ve görüntülere zaman harcamak durumunda kalmamız vb. gibi bir çok negatif etkileri de bulunmaktadır.