ÖĞRETMENİM rahmetli Behçet Ulusoy,  Türkiye Öğretmenler Sendikası üyesi, sol görüşlü bir isimdi. Köy Enstitüsü'nden mezun olmuş, Yerköy Atatürk İlkokulu'nda görev yapıyordu. Yerköy ilçesinin girişinde yer alan 'Tilki Çiftliği' olarak bilinen Devlet Üretme Çiftliği'ne öğretmenimiz tarafından götürüldüğümüzde ilkokul birinci sınıfın ikinci döneminin sonlarıydı. Orada koyunların, keçilerin kaldığı ahırların temizliğine, yemlenmesine şahit olmuş, kısmen de yardım etmiştik, çiftlik çalışanlarına. Hoşumuza getmişti.

***

Çiçekdağı Devlet Üretmi Çiftliği'ne gittiğimizde ilkokul ikinci sınıfa gidiyorduk. Sanırım, sonbahara yakın bir dönemdi. Meyveler toplanıyordu, çalışanlar tarafından. Bizde küçük ellerimizle onlara eşlik ettik. Çalışmalarımızın karşılığında bize elma vermişlerdi, kucak dolusu. Şimdilerde İlci tarafından işletilen çiftlikte hayvancılık, özellikle büyükbaş hayvancılık, tavuk, yumura üretimi de yapılıyordu. Süt vardı. Hepsini gezdik, gördük, kimi çalışmaların içerisinde kendimizi bulduk. Çalışanlara, çocuk aklımızla yardım etmenin mutluluğunu sevincini, yaşadık ki; bugün bile anlatıyorum.

***

Her hafta Cuma günü 'Din ve Ahlak' dersimiz vardı.  Kaymakamlık binasının hemen karşısında bulunan Atatürk İlkokulu'na en yakın cami 'Otis Cami' olarak bildiğimiz cami bulunuyordu. Öğretmeniz Behçet Ulusoy, diğer öğretmenler de kendi öğrencilerini alıp, 'Din ve Ahlak' dersini cami de, işlerlerdi. Sabahçı olduğumuz için, bizim dersimiz Cuma vaktine denk geliyordu. Kız öğrencilere, öğretmenimizin, kendisi gibi öğretmen olan eşi rahmetli Saime Ulusoy, abdest aldırırdı. Erkek öğrenciler, caminin avlusundaki çeşmelerde, cuma namazı için abdest alan amcalarımızın yanına oturur, onlarla birlikte, bakarak, kimi zaman yapılan uyarılar eşliğinde abdestimizi alırdık. Kız öğrenciler, Caminin üst katında kadınlarla birlikte, bizlerde alt katta vaaz dinler, namaz kılardık. Ertesi gün sabah okula geldiğimizde (Cumartesi günleri öğleye kadar ders işlenirdi) öğretmenimiz camideki vaaz ile ilgili ne anladığımızı sorar, anlatmamızı isterdi, anlatırdık.

***

Eğitim dönemindeki daha bir çok kesiti paylaşabilirim. Ama buna gerek var mı? Sanmam.. Bizim dönemimizde eğitim ile öğretim birlikte verilirdi. Hayatı yaşayarak, görerek anlamaya, küçük beyinlerimizde şekillendirmeye çalışırdık. Yaşadığımız yöremizi tanır, mahallelerimizi, sokaklarımızı, hangi okulun hangi mahallede bulunduğunu, hangi ürünlerin üretildiğini, hangi kurum, kuruluşların varlığını ziyaret ederek öğrenildik. Ama şimdi, durum çok farklı, hem de çok...