Yozgat'ın farklı kesimlerinde bulunan bilbordlarda, ''Marka şehirler, mutlu insanlar'' yazılı afişler bulunuyor, Başbakanın fotoğrafıyla birlikte. Buradan yola çıkan Belediye Başkanı Yusuf Başer, gazetelerde yayınlanan açıklamalarında ''Yozgat'ın marka şehir olacağını'' söylüyor.
Yozgat'ın ''Marka Şehir'' olmasını kim istemez ki? Ancak, ''Marka Şehir'' olabilmek için önce ''Şehir'' olmanız gerekiyor. Yozgat'ın ''Şehir'' olduğunu kim söyleyebilir?, kim inanır?
''Şehir'' olabilmenin koşulları vardır. Bu koşulları sıralamaya kalkarsak, bu sutun yetmez. Şehir olabilmeniz için öncelikle konaklama tesislerinizin, insanların sosyal, günlük ihtiyaç ve taleplerini karşılayabileceği tesis ve alanların bulunması gerekiyor. Alışveriş merkezleri, kendisine özgü ürünleri, yiyecekleri, giyecekleri, mekanları olması gerekir. Siz daha otopark sorununu çözememiş, yaya kaldırımlarınız otopark olduğu yetmiyormuş gibi, araçlar yaya kaldırımları kullanır hale gelmişsiniz. Daha fazlasını sıralamak mümkün. Bu kadarı bile yeterli ''Şehir olmadığımızı'' ortaya koymak için. ''Kuralların olmadığı, herkesin kendi kuralları ile hareket ettiği'' bir yerin ''Şehir olma'' şansı yoktur. Şehir ''Mamur'' olmuş yerleşim yeridir.
O nedenle Yozgat'ı önce ''Şehir'' yapmak durumundayız. Sonra Yozgat'ı ''Marka şehir'' konumuna getirebiliriz. Bunun için de öncelikle zihniyet değişikliğine ihtiyacımız var. Şehirde, omuz omuza inşa edilen binanın birisi 8, diğeri 5 katlı olmaz. Şehirde, esnaf tuvalet ihtiyacını genel tuvaletlere giderek karşılamaz.
Yozgat'ta işyerlerinde bırakın tuvaleti, elinizi yıkamak için bir damla suyu bulmanız bile mümkün olmazken, ''Şehir'' olmaktan, ''Marka şehir'' olmaktan bahsetmek için çok erken olduğunu düşünüyorum. Sanat ve kültürün hiçe sayıldığı, sanata ve sanatçıya hiç bir şekilde saygı duyulmadığı gibi varlığının bile ''Rahatsız edici'' bulunduğu bir yerleşim birimine ''Şehir'' demek ne kadar doğrudur, takdir sizlerindir.

TERÖRİST GİBİ

Üniversiteler bulundukları yerleşim alanlarının her alanda gelişmesi noktasında fikir üreten, yaptıklarıyla örnek gösterilip, referans olarak kabul edilen kurumlardır. Böyle bir kurumun, davet ettiği gazetecilere ''Terörist'' muamelesini reva görmesi bile Yozgat'ın ''Şehir olamamasının'' nedenlerinden birisidir. Önemli bir göstergedir.
Yozgat'ın gelişmesi, kalkınmasına yönelik fikir üretmesi, sosyal ve kültürel alanlarda ''Varım'' diyebilmesi için önemli bir faktör olan Bozok Üniversitesi'nin kendi içerisine kapanıp, kendi kendisini yeterli görmesi, öncülük etmek durumunda olduğu toplumdan uzak, kapalı kapılar ardında faaliyetlerde bulunuyor olmasına kimsenin ''Dur'' deme ihtiyacı duymadığı gibi, ''Alkış tutması'' da Yozgat'ın ''Şehir olma'' olgusunu ciddi oranda olumsuz bir şekilde etkilemektedir.
Velhasıl, marka olmadan, şehir olabilmenin gereğini yapmak için adımlar atlmalıyız.