Suriye ile uzun bir süredir devam eden anlaşmazlık, birden bire alevlendi, ''Savaş çıkacak mı?'' sorularının yanıtları aranmaya başladı. Televizyon kanallarında gerçekleştirilen açıkoturumlarlarda söylendiğine göre; Suriye'nin sınır ihlali ilk değil, daha öncede bu tip ihlaller, saldırıların olduğu Türkiye'nin de buna karşılık verdiğinin altı çiziliyor.
Yani, Suriye daha önce 5-6 kez Türkiye sınırlarını tehdit etmiş, Türkiye'de uluslararası hukuk ve hakkını kullanarak, Suriye'ye karşılık vermiş, Türkiye'yi tehdit ettiği ileri sürülen bölgelere yönelik operasyonlar gerçekleştirilmiş.
Daha önceki ihlallere karşılık verilmesine karşılık kimsenin ruhu bile duymamış, yorum yapılmaksızın konu kapatılıp, gitmişti. Son olayda ise durum farklı bir boyuta geldi. Türkiye, Suriye'nin hareketine anında karşılık verdiği hükümet tarafından açıklandı, olağanüstü toplantılar yapıldı, uluslararası kuruluşlar ile başta ABD olmak üzere, ''Türkiye'nin haklı olduğunu'' vurgu yaparken, ''Yapılanan bir savaş nedeni olduğunun'' altı çizilip, Türkiye'nin Suriye ile savaşması gerektiği noktasında dolaylı açıklamalar yapıldı.
Eylül ayının son haftasında halkın genel ihtiyaçlarına yönelik yüzde 50'ye yakın zamların gündemde olduğu açıklandı. Ardından da önce elektriğe, sonrasında akaryakıta zamlar yapıldı. Yapılmaya da devam edeceği belirtildi.  Yapılan ve yapılacak olan zamlar bu ayın ilk günlerinden itibaren tartışılmaya başlandı. Bazı insanlar, zamları protesto etmek için sokaklara çıktı. Televizyon kanallarının da İstanbul basınının da gündeminde bu zamlar vardı.
Yozgat'ta Lise Caddesi'nde Cumhuriyet Alanı'nında, Aynalı Kahve'de, Cumhuriyet Parkı'nda, evde, sokakta, az da olsa günümüze kadar gelebilen komşuluk ilişkilerine bağlı ziyaretlerdeki gündemimizi bu zamlar oluşturuyordu, ''Bu kış zor geçecek!'' diyerek başlanılan sözler karşılık buluyordu.
''Komşu, doğalgaza zam gelecekmiş, geçen yıl aylık 200 lira ödüyorduk, şimdi 400'e bile ısınamayacağız'!' diyerek, söze başlayan komşumun muhatap aldığı komşusu, ''Evet, Türkiye'yi herkes haklı buluyor. Türkiye, Suriye'ye gerekli dersi vermek zorundadır'' şeklinde bir yanıtla karşı karşıya kaldı.
Ellerinde pankart ile sokaklara düşüp, ''Zamlara hayır, ekmeğimizle oynatmayız!'' diyerek haykıran vatandaşlar, üzerlerine panzerlerle sıkılan suyla yıkıldıkları yerden kaltıklarında, sıkılan biber gazının etkisinin geçtiğini düşünerek, gözünü açtığında yürüyüşüne, protestosuna kaldığı yerden devam etti, ''Savaşa Hayır!'' naraları atarak.
Bir şey ima ettiğim falan yok. Her şey ortada. Asıl gündem sıkıntı yaratacaktı, var olan gündemin altına benzin döküldü. Üstelik, dizi kahramanı ''Polat'' ve arkadaşlarının ''Suriye'' ile ilgili ''Sorunu'' çözdüğü bir dönemde.
Biz ''Savaşçı'' bir milletiz. Yıllardır, cebimizdeki paralar eksilip, yoksulluk sınırının altına düşmemize karşın, ''Savaşmaktan'' yılmadık, kaçmadık, üstesinden bile geldiğimiz dönemler oldu. Suriye bize vız gelir, dersini verelim gari!..