“REZALET” başlığı gazetelerden… hemde daniskası cümleside benden. Her iki tabirde hafif kalır. Aşağıda yazdığımız olayı, yaşanmışı bir okuyunuz da, siz ne başlık atardınız bilemem..!
Tarih, 2 Ağustos 2014 günlerden Pazar,
Yer, Zonguldak Ereğlisi,
OLAY! Bir bayan elinde çantası cadde ortasında bağırıyor “Yakalayın paramı çaldı!!!” çevredekiler kahramanca! 13 yaşındaki çocuğu yakalıyorlar. Vede kahraman! Polise teslim ediyorlar. Çocuk şaşkınlık içerisinde, “Ben bir şey yapmadım, ben çalmadım” diye fevaran ediyor. Polis, parasının çalındığını! İddia eden bayan, bir yığın insan ve çocuk karakola gidiyorlar. Çocuk çırpınıyor “Abi beni tanıyorsunuz, ben böyle şeyler yapmam, beni ANNEME mahçup edeceksiniz…” kahraman! Polis yakalamış bir kere, parasının çalındığı..! İddiasındaki bayan parasını cüzdanının bir başka yerinde bulur. Yani ortada, gasp yok, kapkaççılık yok, hırsızlık yok. Ne var? Onüç yaşında hayatı kararmış bir çocuk var.
Şimdi soralım;
Ey kahraman! Polis, bu yaşanan olayı vatanını satan bir casusu yakalamak olarakmı gördün? Bir zanlıya hangi hallerde kelepçe vurulacağı kanunda yazılıdır. Birisinin asılsız iddiası ile bir çocuğa o kelepçeyi takarken vicdanınızın sesini hiç dinlediniz mi? Elinden tutup karakola götürecek gücünüz yokmuydu?
Bu çocuğun ruh halini hiç mi anlama gereği duymadınız? İddiada bulunan bayana ne işlem yaptınız? Bu çocuğun yaşadığı travmayı kim bertaraf edecek? Bu çocuk sizin çocuğunuz olsaydı, olaya bakışınız nasıl olurdu? Benimkide sorumu şimdi:
Hiç polis çocuğu, zengin çocuğu hırsızlık yaparmı?! Yaparsa fakir yapar! Arkası güçlü olmayan yapar!!! Bu çocuk da eşraftan olmadığı için, hayatının daha ilkbaharında, kelepçeyle tanışmış oldu sayenizde. Yaptığınız işle övünç! Duyun, belkide size ikramiye gönderirler!
Sayın İçişleri Bakanı,
Sayın Emniyet Genel Müdürü,
Sayın Zonguldak Valisi,
Sayın Ereğli kaymakamı,
Sayın Ereğli Emniyet Müdürü,
Sizler bu olaya ne diyorsunuz?
Kanunlar güçlüyü, güçsüze karşı korumak için var değildir diye biliyoruz. Böyle okuduk böyle biliyoruz. Kanunlar ihlal edilmek için değil, uyulmak için vardır. Şimdi herkes kendini bu çocuğun yerine koyup düşünsün bakalım. Düşünsünde hangi sonuca varacaktır sonu ne olacaktır? Ömür boyu yaşanacak bir dram. Allah kuru iftiradan saklasın, temennisini de ilave ederek, mahşere kalacak bu hesabı kimler nasıl ödeyecektir?