Ünlü paradokslar, on yıllar bazen de yüzyıllar boyunca mantıksal düşünceyi beslemiştir.” (Nicolas Bourbaki)
    Paradokslar, kendi içlerindeki çelişkiyle mantığa aykırı düşen yapılardır.
    Paradokslarda karşılaşılan sonuçlar, sonuçtan daha çok bir kısır döngü biçimindedir:
    Bir yerden başlarsınız ve daha sonuna varmadan başlangıç noktasına geri dönersiniz.
    Döngüsel çelişkiler ya sizin sonuca varmanızı engeller ya da çelişkili sonuçlarla mantığınızı altüst eder.
Paradokslarda doğru ya da yanlış yoktur.
Kesin bir yargıya ulaşmak mümkün değildir.
Her zaman dönüp dolaşıp aynı yere varırsınız.
    Paradokslara matematikten günlük yaşama kadar her alanda rastlanır.
    Kimi zaman kendiliğinden oluşan paradokslar olduğu gibi matematikçilerin ve ünlü düşünürlerin yarattığı dünyaca ünlü paradokslar da vardır:
    Bu tip paradokslar matematikte yeni buluşlara yol açarken, soyut düşünceyi de beslemiştir.
    Bilinen bazı basit paradoksları paylaşmak istiyorum.
    1- “Bu açıklamayı yok sayın”.
    Bu anonim paradoks, cümleyi okumaya başladığımız andan itibaren bizi çelişkiye götürür. Bu paradoks, kendi içeriğiyle çelişen, basit bir kısır döngü yaratır.
    2- “O Giritliydi ve şöyle söyledi:
    Bütün Giritliler yalancıdır.” Bu da tarihe geçmiş dünyaca ünlü yalancı paradoksudur.
    Bu paradoks, sonucuna asla ulaşamayacağımız bir kısır döngü yaratır.
    Sonuçla sizin aranızda her zaman belirli bir mesafe vardır.
    Giritlinin yalancı olup olmadığı arasındaki döngüsel çelişki sürer gider.
    Dünyaca ünlü matematiksel olan ve olmayan birçok paradoks daha vardır.
    Şimdi sorunumuzu bu mantıksal çerçevede inceleyelim.
    “Yılın ilk ve en büyük kampanyası!” Bu cümledeki ilk ve en büyük sözcükleri çelişki yaratmaktadır. İlk bakışta bu cümle kendi içerisinde çelişen, yani paradoksal bir yapı içeriyormuş izlenimi veriyor (Eğer kampanyamız ilk ise, en büyük olduğu saçma olabilir.)
    Fakat karşılaştırılacak başka kampanyalar olmaması nedeniyle en büyük olduğu da kabul edilebilir.
    Cümledeki hatayı kesin ve kolayca bulduk. Cümledeki en büyük sözcüğü gereksiz kullanılmıştır.
    Daha önceki iki paradoks örneği dikkatlice incelenirse, paradokslarda gözle görülebilir bir hata bulunamaz.
    Onlar aynı anda hem doğru, hem de yanlış olan şeylerdir.
    Paradokslar kesin ve net bir yargı içermezler. Bir bütün halinde çelişki yaratırlar.
    Çelişkiyi ortadan kaldırmaya çalıştığımızda cümlenin tamamı yok edilir.
    Çelişki cümleden kolayca çekilip çıkartılamaz.
    Bu cümlede, ilk kampanya olması nedeniyle karşılaştırma yapmak gereksizdir.
    Sonuçta bu cümlede sadece bir anlatım bozukluğu olarak nitelendirebileceğimiz bir dilbilgisi hatası vardır.
    Kralın paradoksu…
    Kral ülkenin yalancıları arasında bir yarışma açtı. “İşte bu yalan,” diyebileceği bir yalan uydurana bir küp altın vaat etti.
    Yalancılar akın akın saraya gelip yalanlarını söylediler, fakat yalanlar ne kadar akıl almaz olursa olsun kral hep, “olabilir, niye olmasın ...” gibi cevaplar veriyordu.
    Böylece hem eğleniyor, hem de bir küp altından olmuyordu.
    Derken kahramanımız elinde boş bir küple huzura çıktı ve konuştu:
    “-Rahmetli dedeniz bir savaşa çıkacaktı, ancak o günlerde hazinede yeterli para yoktu.
    Dedeniz dedemden bu küple bir küp altın borç aldı ve 'bu borcumu torunum torununa ödeyecek,” diye söz verdi.
    Şimdi, dedenizin borcunu bana ödemeniz için buraya geldim.”
    Kral, "işte bu kuyruklu bir yalan!" deyince adam, "o halde ödülümü alayım," dedi.
    Kral, "ımm şeyy doğru da olabilir" deyince adam, "o halde borcunuzu ödeyin" dedi:)
    Görüldüğü gibi doğruda olsa yanlışta olsa kral altını ödemek zorunda kalır...