Dağıtılan gıda maddesi dolu torbaları(yaklaşık 35-40 kg ağırlığında) omuzlayanlar ise, dillerinde dua, yüzlerinde sevinçle, geldikleri yerlerin tekrar yollarını tutuyorlardı.
    Ortalık tam bir bayram havasını andırıyordu. Yardım yapılan meydanda, çağrışmalar ve bağrışmalar, ricalar ve minnetler, teşekkür  sesleri adeta birbirlerine karışmıştı.
    Biz ise, bir taraftan ihtiyacın ne kadar büyük olduğuna bizzatihi şahit oluyor, diğer yandan da, gıda alanlarların yüzlerindeki sevinç ve neşeyi görüyor ve bundan hayli memnun oluyorduk.
    Yetmişlik dedelerin, ninelerin ve küçük çocukların, kız çocuklarının tabiri caizse gözlerinin içinin gülmesi, bizi de sevinçe boğuyordu...
     İftara doğru yaklaşırken getirdiğimiz tonlarca gıda yardımının dağıtımı da bitmişti.
    Yüzlerce Çarsada’lı aile, binlerce mağdur insan, Mübarek Ramazan ayının son Cuma günü,  yardım almanın, -kendilerine uzanan merhamet bir elinin- sevincini ve mutluluğunu yaşıyordu.
    Bir onlar kadar da biz de sevinçli ve mutluyduk.
     Zira, mağdur ve mazlum Pakistanlı kardeşlerimizin yaralarına melhem olmanın, -al elma gönül alma- onlara yardımda bulunmanın gururunu ve sevincini yaşıyorduk.
     Yardımların dağıtımından sonra bir konuşma yapan Ecmel Han şunları söyledi:-“Size, Türkiye’ye, Türk kardeşlerimize,  Almanya’ya, Müslüman kardeşlerimize, ATİB mensuplarına, bizi düşenen ve bize yardım yapan bütün insanlara ne kadar teşekkür etsek yine azdır. Sizlerden Allah razı olsun.
    Sizler, şu Mübarek Ramazan günü, ailenizden, yer ve yurdunuzdan binlerce km uzaktasınız ve bize yardım yapmak için burada bulunuyorsunuz.
     Bu durum bizi ziyadesiyle sevindirmektedir. Bugüne kadar buraya (sizden önce) kimse gelmemişti. Ulaşım ve buna benzer konularda sıkıntılarımız olduğu için, maalesef  kimse bu ölçüde gıda maddesi, bu bölgedeki mağdurlara ulaştırılamamıştı.
    Siz bu anlamda ilk yardım yapanlar oldunuz.
    Çok sağ olun, bizi çok memnun ettiniz,” dedi. Sözlerinin sonunda Elmel Han, Türkiye’ye, Almanya’ya Almanya’da yaşayan Türk Toplumu ve Avrupa Müslümanları’na saygı, sevgi ve selamlarını bildirdi.
    Ecmel Han’dan sonra biz de,  dost ve kardeşliği içerisine alan bir konuşma yaptık. Daim kendilerinin yardımında olmaya gayret edeceğimizi bildirdik.
    Pakistan halkı ve Türk halkının iki kardeş olduklarını ve bu sıkıntıları da yine birlikte aşacaklarını dile getirdik...
    Yardım yaptığımız meydanda artık Ecmel Han, şehir görevlileri, biz (on kişilik ekip) ve  Çarsada polislerinden başka kimseler kalmamıştı.
    İftar vakti de iyice yaklaşmıştı. Ecmel Han’nın (iftarı birlikte yapma ısrarına rağmen), biz kendisiyle ve emniyet mensuplarıyla vedalaşarak, tekrar İslamabad’a dönmek gayesiyle yola koyulduk.
    Önümüzde yaklaşık 200 km’lik bir yol vardı. Bu bölgede gece yolculuğu ise, odukca büyük dikkat istiyordu.
    Yine, sel felaketinenden zarar görmüş köprü ve yolları, şehirleri, köy ve kasabaları, nehirleri tek tek, bir bir geçerek, gecenin geç saatlerinde, -sağ salim-, İslamabad’a geri döndük.  Bedenimiz, gündüz oruçlu olmanın ve günün yorgunluğunu taşıyordu.
    Gönlümüz ve kalbimiz ise, -yüz yılın felaketi- diye adlandırılan  sel felaketi sebebiyle mağdur ve muhtaç olan insanlara, yardım yapmanın, onların yaralarına -az da olsa- melhem olmanın sevinç ve gururunu taşıyordu..."
 Yakup TUFAN/ İslamabad/Rawalpindi