Bugün Cumartesi, yarın Pazar. Çalışanlar için bu iki günlük süreç tatil anlamına geliyor. Bizlerde çalışan olmamıza karşın, mesleğimizin gereği heran görevimizin başında, yaşanılabilecek bir gelişmeye karşı duyarlı ve hazır olmak durumundayız.
O nedenle bugün tatil yazısı yazmayı tercih ederek, bir nevi test olarak da kabul edilebilecek bazı düşüncelerimi paylaşmak istedim, hoşgörünüze sığınarak.
''Özgürlük'' kavramının genel anlatımının dışında bireylere göre değiştiğini hepimiz biliyoruz. ''Bireysel özgürlüğümüzün ne kadarını kullanabiliyoruz, bunlardan ne kadar taviz verebiliyoruz?'' sorusuna yanıt bulmak, aynaya baktığımız zaman ilk tepkilerimizi değerlendirmek suretiyle belirlememiz mümkün.
Sabah yatağınızdan kalktığınız zaman üzerinize giyeceğiniz kıyafeti seçerken, ''Bu bana yakıştı, iyi oldu mu?'' diyorsunuz. Yoksa, aynada baktığınızda, ''Bunu giyersem ne derler? Bu benim yaşıma uygun bir kıyafet olmadı!'' diyerek, toplumsal veya çevresel baskıları dikkate mi alıyorsunuz?
Bu durumu kıyafetlerinizi tercih ederken de yaşayabilirsiniz.
Tencih sebebiniz, ''Bana yakıştı'' diyerek, kendinizi kapıya atabilme yönünde ise, o zaman özgür bir insan olduğunuzu düşünebilirsiniz. Eğer tam tersi ''Nederler?'' moduna girerseniz, o zaman özgürlüklerinizden ciddi biçimde taviz verdiğinizi kabul etmek durumundasınız.
Yozgat'ta başka bir durum daha var. Siz özgürlüğünüzü, başkalarını rahatsız etmeksizin sınırsız kullanmak istemiş olsanız bile, buna izin verilmediğini de birebir yaşayabilirsiniz.
Giyim konusunda bir mağazaya gittiğinizde, talebinizi ilettiğiniz andan itibaren mağaza görevlisinin ''Burada o tip giysiler hoş karşılanmayacağı için getirmiyoruz'' tepkisiyle karşılaşırsınız. ''O tip'' olarak değerlendirdiği giysiler, genel olarak aykırı renkler içermiş olması ile sınırlı kalsa, onu da hoşgörüyle karşılayabilirsiniz. Ama değil, siyah, lacivert, düz ve sade renkler ''O tip'' denilenlerin dışında algılanılarak, tavsiye ediliyor.
Spor giysilerin bulunduğu mağazaların tezgahltarlarından ise, ''Abi bu size yakışmaz, daha genç kişilerin tercih ettiği kıyafetler!'' uyarısını alırsınız. ''Daha genç kim?'' diye sorsanız, söyleyemez, aslında. ''Yaşlısın mı diyorsun?'' diye çıkışmaya kalkışsanız, ''Yanlış anladın abi'' moduna girip, ''Gençsin de size göre daha genç kişilerin tercih ettiği renkler, kıyafetler bunlar'' diyerek, kendisini kurtarmaya çalışırken, daha fazla battığının farkına bile varmazlar.
Yapılan itiraz ve tavsiyelere bakarsanız, ''Bu tezgahtar bu malı satmaya niyeti yok!'' diye düşünebilirsiniz. Çoğu insan da bu düşünceyle mağazadan arkasına bakmadan çıktığı bile olmuştur. Şahsen bu tip yaşanmışlarım mevcut bulunmaktadır.
Bizler özgürlüğümüzü ön plana çıkarmak istesek bile, başkaları bizim özgürlüklerimizi kısıtlayıp, baskı altında tutarak, şekillendirmeyi tercih etmektedir.
Herkese özgürlük, bana da...