Türkiye’de eğitim sisteminde yaşanılan çarpıklıklardan birisi de, her okulun aynı görülmesiyle ilgili.
Matematikte ‘‘Elmalar ile Armutlar alt alta yazılıp, toplanamaz!’’ kuralını bizlere öğreten Milli Eğitim, ne yazıkki kendi kendisiyle tezata düşmektedir.
Yozgat’ta zihinsel engellilerin eğitim gördüğü Kanuni Sultan Süleyman İlköğretim Okulu ve İş Okulu, diğer okullarla aynı değerlendirilemez. 
Burası özel eğitim veren bir kurum. Burada görev yapan öğretmenlerin, idarecilerin, personelin de özel olması gerekmektedir.
Özel eğitime tabi tutulan öğrencilerin kendilerine özgü özellikleri vardır. Bu öğrencilerde ‘‘Güven, samimiyet’’ hep ön plandadır.
Güvenir ve samimi bulursa severler, sevdikleri insanlara bağlanıp, söylediklerini harfien yerine getirirler. Aksi durumda, yani güvenmedikleri, samimi bulmadıkları kişilerden kaçarlar, beklenmediktepkileri verirler.
O nedenle, özel eğitime tabi tutulan okullarda görev yapan idareci, öğretmen ve diğer personelin, diğer eğitim kurumlarından ayrı değerlendirilmeleri gerekir.
Biliyorum ki; Yozgat’taki zihinsel engelli çocukların eğitim gördüğü Kanuni Sultan Süleyman İlköğretim ve İş Okulu’nun idarecileri, rotasyona tabi tutulup, değiştirildi, değiştirilmeye de devam ediyor.
Ve yine biliyorum ki; bu değişim öğrenciler tarafından uzun vadede kabul görmemiştir, gidenle gelen arasında tercih yapmakta zorlanıp, okula olan ilgisini, sevgisini kaybettirmiştir...
Yanlış bir algı oluşmasın... 
Giden eğitimcileri de yerlerine gelenleri de tanımıyorum, kim olduklarını da bilmiyorum. Ama okulu ve çocukları çok iyi bilenlerden birisi olduğumu düşünüyorum. 
Okulun ilk açıldığı dönemden itibaren gelişmelere bakıldığında, ilk etapta uzun vadeli idareci ve öğretmenlerden eğitim alan bu öğrenciler, kendilerini ve becerilerini geliştirmiş, halı dokuyan, el sanatları yapabilen, söyleneni anlayan ve uygulayan konuma gelmişlerdir, kısa sürede...
Sonraki yıllarda, özellikle rotasyon uygulaması sonrasında sıkça gerçekleştirilen değişimlerle birlikte, okuldan mezun olanların kısmi olarak topluma kazandırıldıkları da bilinmektedir. Becerilerini tam olarak geliştiremedikleri görülmektedir. 
Eğitim sisteminde yerel yönetimlerin söz sahibi olması gerektiği konusunda bu ve buna benzer nedenlerden dolayı ısrarcıyım...
Zira yerel yönetimler, mahalli ihtiyaç ve talepleri dikkate alarak eğitim sistemini yönlendirecektir. Bu yönlendirme sonucunda, mahalli ihtiyaç ve talepler karşılanacaktır.
Bugün Yozgat’ta meyveciliği geliştirme projeleri uygulanıp, bu alanda ara elemana ihtiyaç duyulurken, bilgisayar konusunda yaygın bir eğitim verilmesini anlamlandırmakta güçlük çekenlerdenim...
Bu dip notu düştükten sonra, asıl konumuza dönelim...
Sonuç itibariyle; özel eğitim kurumlarının rotasyandan çıkartılması veya rotasyon sürelerinin uzatılmasına ihtiyaç vardır. Engelli çocukların geleceği için bunun yapılması, uygulamaya da geciktirilmeden konulması gerekir, diye düşünüyorum...