Onbirli tayfası diye bir laf duydunuzmu bilmiyorum. Onbirli tayfası arkadaşlık samimiyetini çok ilerletmiş, birbirlerine sürekli orantısız küfürler sallayan ve ettikleri küfürlerini hiç önemsemeyen ıhtıyarlar ekibidir. 
Kanınız donar onların sohbetlerine bi denk gelseniz. Analarına, avratlarına ha bire ver Allah ver. Bu ne biçim bir anlayış diye hayıflanacaksınız. Dostluklarındaki vefa, arkadaşlıklarındaki candanlık, birbirlerine arka çıkma konularında rakipleri yok. Ama ne akla hizmettir ha bir küfür, ha bire sövme…
Bizim köyün en önemli onbirli tayfası Kel Bekir’le Kör Şekir’di.. Bu ikili muazzam Çorum üçlüsü oynarlar ve ateşli müsabakalar yaparlardı. Birinci cuvarasına, elmasına, cevizine, pıçağna, takkasına vs. Onları seyretmenin tadına doyulmazdı. Gambır köprünün başında gecenin soğuk karanlıklarına kadar titreyi titreyi oynarlar, “gayli gozüm gormüyo aminim” diyene kadarda müsabaka devam ederdi. Karanlık çökünce evlerine mi gideceklerini sanıyorsunuz. Köy içinde susa boyunca gezerlerdi.
Kel Bekir elindeki bastonunu belinin tam ortasına gelecek şekilde iki eliyle arkadan kelepçe yapar, döşünü dışarı çıkararak hafif sola aksak yürürdü. Kör Şekir ise aşırı kilosu, geniş şalvar cinsi pantolonu, kat kat giyilmiş orantısız renklerde kazak, mintan, işlik, döşlük neyse abuk sabuk takıntıları, kafasında eskilik ve kirlilikten çapıt görüntüsünü almış desenli hacı takkasıyla Kel Bekir’e zıt yöne yalpa yaparak yürürdü. Bu ayrılmaz ikiliye “evinize getmeyin gadim dostunla aha köprüde gucahlaşın yatın” diye takılırlardı.
Rahmetli Sait Dayının bir atı bir eşeği vardı. Bu hayvanlar sürekli çalışmaya, sürekli ritmik şekilde aynı işleri yapmaya alıştırıldığından serbest bırakıldıklarında bile yan yana gezerlerdi. Atla eşek birbirinden hiç ayrılmazlardı. Şekir Dayıyla Bekir Emmiyede köylüler Sait’in atınan eşşek gibi bunlar birbirinden hiç ayrılmıyo diye hicivli teşbihler yaparlardı. Mükemmel bir sadakat ve eşsiz bir dostlukları vardı.
Sorgun Müftüsü ve yanında birkaç görevli gelmiş köprü başında kalabalıkla sohbet ediyorlardı. Apılı Emmi garnı böyük çaydanlığıyla çay yaptı ve köprüye getirdi. Elbetteki görevliler din adamı olduklarından sohbette din ağırlıklıydı. Herkes saygı ve sükut içinde pür dikkat Müftümüzü dinliyordu. Kör Şekir ve Kel Bekir kemik saplı pıçağna bi oyun başlatmışlarki müftümü dinlerler. Başbakan gelse, kolluk kuvvetleri gelse o ateşli oyunu bozamaz. Çorum üçlüsüydü yine oynadıkları.. Müftü konuşuyor arada bi duraksayarak şu adamları uyarın, saygılı olsunlar dercesine duraksayarak onlara bakıyor ve konuşmasına devam ediyordu. Mümkünmü onlara dur demek. Allah etmesin hemen müftüye, uyarana bi gağnı küfür sallarlar. Bu arada Kör Şekir Emmi Kel Bekir Dayıya yüksek sesle söğüyordu..
- At abısını eşşeğan guvaladığı at..
Kel Bekirde en büyük kozu çekmiş, kağıdı yere koymuş üstüne elini sert sert vurarak…
- Bu kağıt ananı belliyecek Kör Şekir.