HEPİMİZ öğrenci olduğumuz yıllarda şiir yazmayı denemişizdir. İlkokulda annemize, öğretmenimize, bayrağımıza… Sevgimizi anlattığımız kafiyeli, çocuksu şiirler yazmışızdır. Kahramanlık şiirleri okurken, o küçücük gövdemizden; güçlü, cesur, kahramanca ses çıkardı. Bir anda koca koca yiğitler oluverirdik. Düşmana sesimizle saldırırdık.
Sonra büyüdük. Kalbimizdeki anne, öğretmen, vatan sevgimize, sevgili aşkı eklendi biz farkında olmadan. İlk aşk, ilk bakışma… Yanaklarımız al al olurdu utangaçlıktan. Oysa insan sevmenin utanılacak nesi vardı? Kalbimizi uçsuz bucaksız sevgiye açabilmek, gururumuz olmalıydı. İnsandık biz, sevebiliyorduk. Sevmek güzel şeydi.
Yıllar sonra bugün, şiir döküldü yüreğimden. Yüreğimden dökülen dizelerimin yüreklerinize dokunması dileğiyle…
AKŞAM OLMAKTA…

Hava kararmakta,
Eksik yaşanmışlıkların hüznü 
zihnimi yormakta,
Karanlık;
Derde dert olmakta
Ara sıra böyle mi olurmuş, 
ruh denilen hassas nokta?
Bir fal misali ruhum kararmakta…

Saatin ibresi bir yanılgıya düşse
Uçan halı masaldan çıka gelse
Yorgunluğumu taşıyabilir mi?
Ağır mı gelirim yoksa 
çocukluğuma?
Yine akşam olmakta.

“Yıllar önce” diye başlıyor bütün 
cümlelerim.
Eksikler, yaşanmış yanlışlar,
Yaşanamayanlar,
Değiştirmek istediklerim,
Hiç olmasaydı dediklerim,
Oysa böyle 
yapmalıymışım diye 
kendime yargıçlığım.
Pişmanlığına sığınan 
suçlu benim.

Akşam olmakta,
Sağı solu efkâr basmakta…
Ben istenmeyen misafir,
Geçmişim zoraki 
konakladığım şehir.
Acele etmeliyim! 
Bugüne yetişmeliyim!
OLSUN BE OLSUN

Nerede bir şiir görsem
Yüreğim kayar dizelerine 
İnceden inceye sızlar yüreğim
Efkârlanırım.
Olsun be, olsun!
Yine de tepeden tırnağa 
Sevdalanırım.

Kelebeğe benzer benim sevdam,
Pır pır çırpınır kalbim
Uçar, konar çiçek kalbine…
Çiçek bahçesi yüreğinde mutlu, 
bahtiyarım…
Olsun be, olsun!
İzin ver, bir gün olsun!
Yeter ki olsun…
Kalbinde yaşamak; 
Kelebeğin ömrü gibi 
Kısa,
Zarif, 
Bahtiyar…