YUNUS henüz bir yaşında bile değil. Aşırı derecede ateşi var. Sıkça kendisinden geçiyor. Tanıdık doktor bulmakta zor, günlerden Pazar. Umut. 'Belki bir tanıdık doktor bulabilirim' diye soluğu şehir merkezinde aldım. Lise Caddesi'nde Murat 124 otomobilini park etmiş, kapısını kilitlemeye çalışan Doktor Mahmut Orhon'u görünce sevindim. Durumu izah ettim. Çocuğun ateşinin çok yüksek olduğunu, zaman zaman baygınlık geçirdiğini anlattım. Henüz tam kilitlemediği otomobilinin kapısını tekrar aralayıp, 'hadi bin bakalım' dedi. Bindik, Eskipazar Mahallesi'ndeki eve geldiğimizde ateşler içerisinde yanan, kat kat giysiler, üzerinde belek. Onun üzerinde kalın bir battaniye. Dr. Mahmut Ohon bu durumu görünce tepki verdi. 'Hem ateşler içerisinde yanıyor diyorsunuz, hem de çocuğu kat kat sarıyorsunuz' diyerek, üzerindekileri çıkarttı. Sadece atleti kaldı. Kontrol etti. İlaç yazdı. Meyve suyu içirmemizi tembihledi. 'Bu ilaç ateş düşürür. Ateşi düşünce devam etmeyin. Yarın hemen hastaneye götürün, muayene ettirin. Durumu anlatın' uyarısında bulundu. 'Borcumuz ne?' diye yanına yaklaştım, elimi cebime attım. 'Olmaz!' dedi. 'Ben bir şey yapmadım. Siz çocuğun ateşini düşürün bakarız' dedi...
***
Dr. Mahmut Ohon... Yozgat'ta pratisyen doktor olarak uzun süre çalıştı. Farklı bir kişiliği vardı. Sessiz sakin. Gariban dostu. O zamanda 'külüstür' olarak adlandırılan Murat 124 marka otomobili ile kim çağırırsa giderdi. Muayene eder, ailenin durumu iyi değilse muayene ücreti talep etmediği gibi bazı ailelere ilaç yardımında da bulunurdu. Aradan yıllar geçti. 12 Eylül sonrasında Milletvekili seçildi. Yozgat'ı temsil etti. Herkesin duasını aldı...
***
Ertesi gün Devlet Hastanesi Çocuk Polikiliği'nin önünde soluğu aldık.  Mehmet isimli pratisyen doktor, Yunus'un durumunu görünce kapıda bekletmedi. Hemen içeriye aldı. Muayene etti. 'Daha önce bu çocuğu hiç doktora götürmediniz mi?' diye sordu. Şaşırdım. Ne diyeceğimi bilemedim. Zira, kötü bir durumun olduğunu soru şeklinden, yüzündeki mimiklerden tahmin ettim. Tedirgin oldum. Bunu anlamış olacak ki, 'kormkulacak bir şey yok!' diyerek, teselli bölümüne geçti. Sonrasında 'Kalp kapakçığında delik olabilir. Benim branşım değil. Şimdi bir ilaç yazacağım, ateşi yükseldiğinde vereceksiniz. Sakatat ile besleyecek, özellikle de hayvanın dalak kısmını fazla pişirmeden yedireceksiniz. Bunları yapın, 3 ay sonra tekrar gelitir, muayene edeyim' dedi. Hastaneden ayrıldık. O süre içerisinde dediğini yaptık. Eskisi kadar ateşi yükselmiyor. Aşırı heyecan, tepki halinde ateşleniyordu, sadece...
Geçen süre sonunda tekrar kontrole gittik. Genç Doktor Mehmet, muayene etti. 'Ne zaman isterseniz Ankara Hacettepe Üniversitesi Çocuk Kliniği Kalp bölümüne havale edebilirim. Tanıdığınız varsa iyi olur. Yoksa benim hocam var, ona yönlendirebilirim' dedi. Araştırmak üzere ayrıldık. Cumhuriyet Gazetesi Yurt Haberleri Servisi'ndeki arkadaşlara durumu izah ettim. Bana bir-iki gün sonra dönüş yapıldı. Cumhuriyet Gazetesi yazarlarından Mustafa Ekmekçi 'geçmiş olsun' diyerek, telefon etti. Bilgi aldı. Bana tekrar döneceğini söyledi. Aradan bir gün geçmedi. Mustafa Ekmekçi tekrar arayıp, 'Hacettepe Çocuk Hastanesi Başhekimi benim sınıf arkadaşım çıktı. Sayende hasret giderip, birbirimizle sohbet etme imkanı bulduk. Sen havale yaptır. Sonrası kolay. Ararsın beni gelmeden önce' diyerek, tembihledi, telefonu kapattı...
Havaleyi yaptırdık. Mustafa abinin yönlendirmesi ile Hacattepe Üniversitesi Çocuk Bölümüne gidip, başhekimi buldum. Durumu izah ettim. Yozgat Devlet Hastanesi'nden verilen raporları inceledi. Yunus'un muayenesini yaptı. Akabinde, makam odasının bitişiğindeki muayenehanesine çağırdığı asistanları ve ilgili bölüm uzmanı, doçent, profösürle toplantı yapıp, değerlendirmelerde bulundular. Ardından, istenilen tahlillerin biran önce yapılması noktasında bir memur görevlendirdi. Yunus'un tahlilleri için kan ve idrarlar örneklerini teslim ettik, Mr ve röntgenini çektirdik. Bir gün sonra hem tahlilleri hem de diğer çekimi yapılan filmleri alabileceğimiz söylendi. Bir gece konakladık. Ertesi gün soluğu hastanede aldık. Tahlileri topladık. Başhekimin odasına geçtik. Baktı. Ardından yine diğer doktorları çağırıp, genel bir değerlendirmede bulundular. 
Başhekim, 'geçmiş olsun, korkulacak bir durum yok' diyerek, makamına oturdu. 'Bu çocuğu nerede muayene ettirdiniz?' sorusuna, 'Yozgat Devlet Hastanesi' diye yanıt verdim. Durdu. 'Yozgat'ta profösör var mı? Kim bu teşhisi koydu?' diye devam etti. 'Mehmet ismindi pratisyen bir doktor olduğunu' söylediğimde, tebessüm etti. 'Mümkün değil. Böyle bir teşhisi koyup, sonrasında da tedavisini yapan bir pratisyeni orada barındırmazlar' dedi. Kalp kapakçığında 7-8 delik bulunan Yunus'un Doktor Mehmet tarafından uygulanan tedavi yöntemi ile deliklerin önemli bölümünün kapandığını belirtti. Aynı tedavi yöntemine devam etmemizi, tekrar gelmemize gerek olmadığını, kontrolleri Yozgat Devlet Hastenesi'ndeki aynı doktora yaptırmamızı, gerek görmesi halinde doktorun havale yapabileceğini ifade etti. Döndüm. Doktora durumu anlattım. Aradan fazla bir zaman geçmedi. Doktor Mehmet Hacettepe'ye atanıp, göreve başladı...