Kırşehir'in Çiçekdağı ilçesine bağlı Abdallar (Kırtıllar) Köyü'nde 1938'de dünyaya gelen,  Anadolu Efsanesi Neşet Ertaş,  yaşamı boyunca ürettiği eserleri kendine has üslubuyla yorumladı.

Babası sayesinde müziğe ilgi duyan sanatçı, yaptığı bir açıklamada, o günleri, "Düğünlerde kaşık tutamayan küçüklere zil verilirdi. Babam bana da zil vermişti. Ben aşağı yukarı 4-5 sene babamın yanında zil çaldım. Zille başladım, kaşık da tuttum sonunda. Eskiden saz neredeydi? Babalarımız bir saz bulursa, şükrederdik. Kırılınca yapıştırırlardı tutkalla öte yanını, beri yanını. Saz yoktu." sözleriyle anlatmıştı.

"Elime bir şiir yazılı kağıt verdiler"

Ertaş, kaleme aldığı "Zahidem" türküsünün hikayesini bir röportajında, "Biz dedelerimizden beri düğünlerde çalıp söyleriz. 13-14 yaşındayken bizim Kırşehir'in Çiçekdağı kazasının bir köyündeki düğünde elime bir şiir yazılı kağıt verdiler. Sonradan öğrendiğime göre öksüz bir çocuk yazmış bu şiiri. Bu öksüz çocuğu bir aile evine almış, o da o evin kızına aşık olmuş. Kızın adı Zahide imiş. Çocuk askere gidince kızı başkasına vermişler. Ben bu dörtlükleri düzelttim. 45 yıl önce plağa okudum." ifadeleriyle anlatmıştı.

3500 yıllık tarih Yozgat’ta bulundu: Hititlerin tapınağı antik döneme ışık tuttu! 3500 yıllık tarih Yozgat’ta bulundu: Hititlerin tapınağı antik döneme ışık tuttu!

Bozkırın Tezenesi, en sevilen eserlerinden biri olan "Neredesin Sen?"in hikayesini, 1960'lı yıllarda, TRT sanatçılarıyla birlikte gittiği Almanya dönüşünde yaptığı bir kaza sonrası girdiği cezaevinde yazdığını söylemişti. Sanatçı, 7'den 70'e herkesin dilindeki eserini, kalem kağıt vermedikleri için sözlerini sigara kağıtlarının üzerine, kbrit çöpünün barutlu kısmını tükürükle ıslatarak yazdığını vurgulamıştı.

400'den fazla plak ve birçok kasetin altına imzasını atan sanatçı, UNESCO tarafından Somut Olmayan Kültürel Mirasın Korunması Sözleşmesi kapsamında Yaşayan İnsan Hazineleri Türkiye Ulusal Envanteri'ne alınarak "Yaşayan insan hazinesi" kabul edildi. Anadolu insanının yaşanmış duygularını sazıyla dile getirdiğini ifade eden sanatçıya  İstanbul Teknik Üniversitesi Devlet Konservatuvarı tarafından 2011'de fahri doktora unvanı verildi. Aynı zamanda sanatçının bağlamadaki tavrı ve türküleri konservatuvarlarda ders olarak okutuldu. Duygucan YÜKSEL BALOĞLU

Editör: Duygucan Baloğlu