OKULLAR açıldı, yoğun mesai günleri başladı. Çocuklarımız eğitim yollarında. Erken kalkıyor okula koşuyorlar. Onlar için uyarılar var: Erken yatın, erken kalkın, sabah kahvaltınızı tam yapın, trafik kazalarına karşı dikkatli olun, arkadaşlarınızı iyi seçin, tanımadığınız kimselerden uzak durun, bu tür insanların vereceği şeker çikolata vb. yiyecekleri sakın almayın!...Gibi…
Tabii bir de bu uyarılara karşı: Madde bağımlılarının tuzaklarına düşmemeleri için yapacağımız uyarılar ve alacağımız tedbirler olmalı!. Uyuşturucu baronları dünya çapında örgütlenip gençleri zehre alıştırıyor bundan da çok büyük rant sağlıyorlar. Uyuşturucuya alışan gençlerin hayatı mahvoluyor; Gençlikleri bittiği gibi aile haytaları da sönüyor. İnsanlığı yok eden bu illete karşı top yekûn tedbir almak ve karşı durmak zorundayız. 
Bir kerecik kullanmaktan ne çıkar, dene bir bakalım diye başlayan ve çoğunlukla arkadaş kurbanı olan çocuklarımızı okul çağında korumak ve sahip çıkmak asli görevimizdir. Okul çevresini mesken tutan uyuşturucu ve madde bağımlısı satıcıları hem kullanıcı hem de satıcı bulmak için yoğun çaba sarf ediyorlar. Okul, öğretmen, veli- anne- baba olarak hep birlikte uyanık olmak ve çocuklarımızı korumak zorundayız. Burası Yozgat burada bir şey olmaz diye düşünüyorsak yanlış eder ve çocuklarımızı kaybetme riskimiz doğar.
Siz Yozgat’ta bunlar olmaz mı diyorsunuz? Hata edersiniz, Yozgat’ta da aklınıza hayalinize gelmeyecek çok şeyler var. Emniyet istatistiklerini ve kayıtlarını bilmiş olsaydınız bunları söyleyemezdiniz. Baskı, zulüm, aile içi işkence, ırza tecavüz, küçük çocukların istismarı, ne aklınıza geliyorsa;  maalesef bunların her çeşidine her şehirde rast gelmeniz mümkündür!..Yozgat’ta olmaz demeyin!... Çocuğunuza, evladınıza, torununuza sahip çıkın… Günlük olarak tavırlarını hareketlerini izleyin. Gerekiyorsa sık sık gidip öğretmenleri ile okul idarecileri ile görüşmeler yapın.
Bir ülkenin her şeyi gençliğe bağlıdır. Mutlu ve huzurlu yarınlar; ancak, akıl sağlığı yerinde, kötü alışkanlıkları olmayan temiz bir gençlikle mümkündür. Yarının teminatı olan gençlerimizi kötü alışkanlıklardan korumalıyız. Gençlerimiz bizim umudumuz ve geleceğimizdir. Uyuşturucu denen virüs; umudumuz ve geleceğimiz olan gençlerimizin hayatını bir anda söndürür.     
Geleceğimizin teminatı olan gençler uyuşturucu ile birlikte yok olmaya başlarlar; umutlarımız da onlarla birlikte yok olur. Bu ve bunun gibi etkiler, sağlıklı bir ailenin korumasında olmayan gençlerin kendilerini yalnız hissetmelerine ve daha fazla yanlış yapmalarına neden olur.    
Dünyada uyuşturucu kullanma oranı hızla artmaktadır... Hatta gençlerimizin özendiği ve hayatlarını her gün takip ettiği ünlülerin de uyuşturucu kullanması gençlerimizi olumsuz yönde etkilemektedir. Uyuşturucu en çok 15-20 yaş arasında kullanılmaktadır. Bu yaş deli dolu yaşanan Bunalım Çağının başladığı yaştır.     
Uyuşturucunun hedef kitlesi; çocuklarımız ve gençlerimizdir. Gençlerimizi bu ve buna benzer tehditlerden korumak için elimizden gelen her şeyi yapmak zorundayız; Çünkü yarın kendi çocuklarımız da bir uyuşturucu kurbanı olarak karşımıza çıkabilir. O zaman iş içten geçmiş olur.   
Uyuşturucunun bir gençte yapacağı tahribat çok büyüktür, işte bunlardan birkaçı: Beyin ve merkezi sinir sisteminde tahribata yol açar. Akıl ve iradeyi devre dışı bırakır. Gençleri dengeden, normal yaşam ve davranışlardan uzaklaştırır. Delilik, erken bunama, şuur ve hafıza kaybı, felçlere yol açar. Genç yaşta dünya insana zindan olur. Fizik çöker. Moral değerleri yok olur.      
Uyuşturucu süreklilik arz ederse, intihar arzusu uyandırır. Doz aşımı ölümlere yol açar. Korkular, endişeler, düşünme bozuklukları, ters yorumlar, olmayan düşman icat etmeler başlar. Kalp ve kan arızaları, pıhtılaşma, şekil bozuklukları, kangrenler, yaşanabilir. Suç işlemeye zemin oluşturur. Sosyal, kültürel ve ekonomik sorunlara davetiye çıkarır. Bireyi aileden, çevreden ve toplumdan uzaklaştırarak sosyal bir sorun haline getirir… Madde bağımlılığı ile mücadele hepimizin hem insani, hem milli, hem de dini görevidir…