NE diyeceğimi...
Ne yazacağımı...
Bilemedim.
Hele bir de o resmî ve altındaki yazıyı okuyunca âdeta  kilitlendim.
Şanlıurfa'da, geçtiğimiz hafta 65 yaş üstü vatandaşlara getirilen sokağa çıkma izninde Mustafa Hamamcı isimli bir vatandaş 22 yıldır baktığı yatalak annesini sırtına alıp sokakta gezdirdi. (A.G.G.sayfa 10)
Gözlerim dolu dolu oldu.
Yüreğimde tarifi mümkün olmayan bir hüzün...
Ne güzel adammışsın Mustafa HAMAMCI.
Alnından öpüyorum.
Seni ve anneni bu güzel ve ibretlik halinizden dolayı  sırtıma alıp taşımak isterdim.
Her şeyi en iyi şekilde biliyorsunuz.
Sorduğumuzda ise ELHAMDÜLİLLAH
Diyorsunuz...
Amenna ve sadekna.
Diyorsunuz...
Diyorsunuz demesine de gene içimizdeki fesat ve menhus fırtınaları kendinize neden ve niçinleri sorduğunuzda durduramıyorsunuz.
Bu kin, neden???
Bu ihtiras, neden???
Tarifi mümkün olmayan bu  hasletlerinizden dolayı...
Affa vesile olabileceğiniz...
Cennete girebilme sebebi olacağınız...
Ömrümüzün ve rızkınızın bereketleneceği...
Kurtuluşa erebilmenize vesile olacak...
Bu kadar güzel ve tabiri caizse kâr içinde kâr ve  çokta büyük eforlar sarfetmeden yapabileceklerinizi bir kenara nasıl ve hangi akıl ile bırakıyorsunuz?
Anlayamıyor...
Anlamakta zorluk çekiyorum.
Derler ya hani:
Rabbim size;
Akıl...
Fikir...
Vicdan ihsan etsin.
Sen; Mustafa kardeş,
Hayatta iken anne ve babalarını ellerinin tersi ile iten...
Hakaret eden...
Aşağılayan...
Hor gören...
Küçük gören...
Döven...
Söven...
Bazende darp edip yaralayan...
"Sen ne annem, ne de babam değilsin"  diyecek kadar evlatlıktan çıkmış, taşlaşmış kalblere ders'' diye okutulacak KRAL ADAMSIN.
Seni Allah için çok sevdim... Sevmeye de devam edeceğim.
Rabbim senin gibi annesini OFFFF bile DEMEDEN TAŞIYANLARIN SAYISINI ARTTIRSIN.
Selam ve dua ile.