BUGÜNE kadar hiç batmamış, onca fırtınalarda, dalgaların arasından geçip, hedefine ulaşmış bir kayık için 'Bu kayık batabilir!' derseniz, kayığın mazisini bilenler güler. Ama o güne kadar su almayan kayık, o gün su alıp, battığında da iş işten geçmiş olur. 'Ölen ölmüştür, kalan sağlar bizimdir' olur. Ama yapılan uyarı dikkate alınmış olsaydı, tedbir alınır, en azından kayık içerisine, binen kişi sayısına göre 'can yeleği' konulabilirdi...
Yozgat'ta son günlerde 'moda' oldu, benzer durumlar. 'Bu iş buna uygun değil, o makamı dolduramayabilir!' uyarısında bulunuyorsunuz,  'Başka adam mı var?' yanıtını alıyorsunuz. Yani 'adam! olmadığından mı makamı o şahsa teslim ettiniz!' diyorsunuz. Bu kez 'Olur mu abi, ondan iyisini mi bulacaklardı!' diye karşılık buluyor, söyleminiz...
Pazar günü etkinlik mahalindeydim, ama görmedim. Zira işim bittikten sonra kenara çekildim. Sonrasında da etkinlik mahalinden ayrıldım. Gelen telefon üzerine öğrendim, benden sonra olanları. İlin Valisi ile iktidar partisinin il başkanı arasında yaşanılanlar, kimisine göre 'tartışma' kimisine göre 'restleşme' olarak adlandırılıyor. Konunun adı ne olursa olsun, yaşanmış olmasının 'doğru' tarafı yok. Bir 'haklı-haksız' aramak da bana göre yanlış. Varsa bir yanlış, bu yanlış da bugüne ait değil. Dünden yanlıştı, makam teslim edilirken yanlıştı. Yazdık, söyledik...
Tanırım, hırslıdır. Bu hırslı tavrı 'tuttuğunu koparır' görüntüsü verir ama 'tutup kopardığı' görülmemiştir. Hırsları ile hislerini, zaafiyetlerini birbirine karıştırabilme özelliğine sahip. Görebildiğim bu... O nedenle iktidar partisinde makam sahibi olmasının yanlışlığına değindim. Dediler ki 'Bugüne kadar bir yanlışı görülmedi!' Doğrudur. Görülmemiştir. Ama görülme ihtimali vardı. Bugün görüldü. Testi kırıldı. 'Suyu soğuk' olsa ne yazar...