Çocukluk döneminin sonları, gençlik dönemine ilk adımlarımı yeni atmaya başladığımda hafta sonlarında oluşturduğumuz arkadaş grubuyla giderdik, Yerköy-Şefaatli arasındaki Karanlıkdere bölgesine. Delice Irmağı'nın üzerindeki Demir Köprü'nün bulunduğu kesimde balık tutardık. Bent vardı, suyun hızını keser, alt kısımlarda ise iri tatlı su balıkları karaya vururdu. Fazla zahmete girmeden balıkları toplardık...
Çoğu zaman ırmak kenarına ateş yakıp, topladığımız balıkları pişirir orada yerdik, bazen de traktör römorkuna binip, üzüm bağlarının bulunduğu kesime ulaşırdık. O yıllarda Karanlıkdere çok hareketli bir bölgeydi. Yaz döneminde ''Kelik'' adı verilen iğreti yapıların yanında kurulan çadırlarda insanlar piknik yaparken, üzümle birlikte bölgede yetişen meyveler toplanıp, kasalara, sepetlere yerleştirilirdi. Gezginci arıcılar, vadinin ortasından akmakta olan Delice Irmağı'nın karşı geçesinde konuşlanırlarlardı. Sonraki yıllarda, demiryolu yolcularına zarar verdiği gerekçesiyle o bölgede gezginci arıcıların konuşlandırılması yasaklanmıştı...
Hem Şefaatli hem de Yerköy halkının önemli bölümünün geçim kaynağı olan Karanlıkdere vadisine olan tutkum, sonraki dönemlerde de devam etti. Her yıl en azından bir kez olsun, güzergahtan geçip, fotoğraf çekmeye, değişiklikleri gözlemlemeye özen gösteriyorum. Ama artık gitmeyi pek istemiyorum, üzülüyorum...
Karanlıkdere Vadisi her geçen yıl biraz daha varlığından birşeyler kaybediyor. Zamanla Delice Irmağında balık tutan insanlarla karşılaştığımda, farklı yöntemlerle tutabildikleri tatlı su balıklarının boylarının küçüldüğünü, bununla da kalmayıp, popilasyonunun azaldığına şahit oluyorum. Bugün, tutulan balıkları gençlik yıllarımın ilk dönemlerinde ''Küçük'' diye tekrar suya bırakıyor, dönüp bakma ihtiyacı bile duymuyorduk, diğer iri balıkların fazlalığından olsa gerek...
İlk bakışta ''Goruk'' olarak adlandırılan, henüz olgunlaşmamış bir havası, görünümü olan Karanlıkdere Vadisinde yetişen üzüm, genel olarak bol sulu ve lezzeti diğer üzümlerden farklıdır. Şimdilerde o üzümleri bulmak çok zorlaştı. Var olan bir iki üzüm bağı da her geçen gün değerini yitiriyor, diğer üzüm bağları gibi kuruyup, sönüyor, yok oluyor...
Bölgede yetişen ayva, armut, elma, erik gibi meyve ağaçları da bakımsız. Kaderleriyle başbaşa bırakılmış durumda. Karanlıkdere Vadisinde bulunan ayva ağaçlarında yetişen meyve, ''Ekmek ayvası'' olarak adlandırılır, gersiz olması nedeniyle tercih edilirdi. Ayvadan çeşitli marmelat yapılır, tatlısının tadına doyum olmazdı. Şimdi ayva ağaçları yine bol meyve veriyor ama artık eski tadı, tuzu yok. Bakımsızlık nedeniyle özelliğini kaybetmiş...
Daha çok şey var, Karanlıkdere Vadisinden yok olan. Bitki örtüsünden, hayvan türlerine kadar. Delice Irmağı'na yakın kesimlerde yılanların, kaplumbağların artık izi bile yok. Kış aylarında yolda yürürken etrafınızı saran tavşanlar, kayalıklardaki kınalı keklikler de yok...