Eskiden en fazla vergi ödeyen mükelleflerin haberini yapmak, kimlerin vergi rekortmeni olduğunu kamuoyuna duyurmak önemliydi. Mart ayının ilk gününde vergi rekortmenlerinin, Mayıs ayının ilk haftasında ise kurumlar vergisinin ilk beşe girenlerini alıp, güzete sütunlarına taşımak için mücadele verirdik, bir zamanlar.
Cumhuriyet Parkı içerisinde, Valilik binası ön kısmında, şuan inşaat halinde bulunan bina Vergi Dairesi Müdürlüğü idi. Defterdarlık makamı ise Valilik binası içerisinde bir odada yeralıyordu. Ay sonu hafta sonuna geldiği için beyannamelerin değerlendirilmesi ve listenin ilan edilmesi gecikti.
Şimdiki gibi parmak ucunda değildi, her bilgi. PTT’ye kayıt vereceksiniz, ilçelerdeki Mal Müdürlükleriyle görüşeceksiniz, en fazla vergi ödeyenlerin bilgilerini alacaksınız, bunları tasnif edeceksiniz, il sıralamasını, ilçe sıralamalarını yapacaksınız, sonra da kamuoyu ile paylaşacaksınız.
Pazartesi günü Defterdarla görüştüm, akşam saatlerinde veya sabah listenin hazır olacağını bildirdi. Sadece yerel bazda değil, genel basında da vergi rekortmenleriyle ilgili haber vermek önemliydi. Pazartesi günü Vergi Dairesi’ne gittim, bilgiyi alamadım, Defterdar ile görüştüm, talimat verdi, buna rağmen bilgileri toparlayamadım. Konu Vali beye kadar gitti.
Bunları neden anlattım?...
Konunun öneminin kavranabilmesi için. Şimdilerde kimsenin umurunda değil, kimin ne kadar verdiği, kimlerin vergi rekotmeni olduğu. Biz atlamışız haberi, diğerleri de atlamış, gözden kaçmış.
Kaçmasa ne olacak ki?...
Durum aynı...
Geçen yıl en fazla vergiyi ödeyen kurumlar, bu yıl yine ilk 5-10 içerisinde. Ondan önceki yılda aynıydı, daha önceki yıl da...
Bahsettiğim dönemlerde durum biraz daha farklıydı. En fazla vergi ödeyen, verginin kutsallığını anlatır, gerilerde kalanlar, bir sonraki yıl rekortmenler arasında yeralacağını, daha fazla üretim, daha fazla ciro, daha fazla vergi ödeyeceğini gururla ifade eden açıklamalarda bulunurlardı. Yani bir yarış vardı, hemen hemen her yıl da rekortmenler arasına yeni isimler, kurumlar dahil olurdu.
Vergi ödemenin kutsallığı mı ortadan kalktı, yoksa verilen vergilerin yerinde kullanılmamasının getirdiği bir güven sıkıntısı mı var?...
Devlet yönetimine olan güvenin azalması, verginin kutsallığının gözardı edilmesinde en önemli faktör olarak karşımıza çıkıyor. Kazancın neredeyse üçte ikisini çeşitli isimler altında vergi olarak alan devlet, bunun karşılığında vermesi gereken hizmetleri, yapması gereken yatırımları yapabilmek için tekrar üretene, katmadeğer yaratana başvuruyor.
Hırsız affediliyor, katmadeğer yaratan yaptığı tek kalemlik hatanın faturasını misliyle ödemek durumunda bırakılıyor. Hal böyle olunca da vatandaş gözünde, katmadeğer yaratanlar nezdinde, verginin kutsallığı ortadan kalkıyor, vergi vermek değil, vergi vermemek daha eftal oldu.
Diğer taraftan, son yıllarda ortaya çıkan tablo, rekortmen olarak ilan edilenlerin aynı isim ve kurumlardan oluşması Yozgat’ta ticari hayatın sınırlarını da ortaya koymaktadır.Eskiden en fazla vergi ödeyen mükelleflerin haberini yapmak, kimlerin vergi rekortmeni olduğunu kamuoyuna duyurmak önemliydi. Mart ayının ilk gününde vergi rekortmenlerinin, Mayıs ayının ilk haftasında ise kurumlar vergisinin ilk beşe girenlerini alıp, güzete sütunlarına taşımak için mücadele verirdik, bir zamanlar.
Cumhuriyet Parkı içerisinde, Valilik binası ön kısmında, şuan inşaat halinde bulunan bina Vergi Dairesi Müdürlüğü idi. Defterdarlık makamı ise Valilik binası içerisinde bir odada yeralıyordu. Ay sonu hafta sonuna geldiği için beyannamelerin değerlendirilmesi ve listenin ilan edilmesi gecikti.
Şimdiki gibi parmak ucunda değildi, her bilgi. PTT’ye kayıt vereceksiniz, ilçelerdeki Mal Müdürlükleriyle görüşeceksiniz, en fazla vergi ödeyenlerin bilgilerini alacaksınız, bunları tasnif edeceksiniz, il sıralamasını, ilçe sıralamalarını yapacaksınız, sonra da kamuoyu ile paylaşacaksınız.
Pazartesi günü Defterdarla görüştüm, akşam saatlerinde veya sabah listenin hazır olacağını bildirdi. Sadece yerel bazda değil, genel basında da vergi rekortmenleriyle ilgili haber vermek önemliydi. Pazartesi günü Vergi Dairesi’ne gittim, bilgiyi alamadım, Defterdar ile görüştüm, talimat verdi, buna rağmen bilgileri toparlayamadım. Konu Vali beye kadar gitti.
Bunları neden anlattım?...
Konunun öneminin kavranabilmesi için. Şimdilerde kimsenin umurunda değil, kimin ne kadar verdiği, kimlerin vergi rekotmeni olduğu. Biz atlamışız haberi, diğerleri de atlamış, gözden kaçmış.
Kaçmasa ne olacak ki?...
Durum aynı...
Geçen yıl en fazla vergiyi ödeyen kurumlar, bu yıl yine ilk 5-10 içerisinde. Ondan önceki yılda aynıydı, daha önceki yıl da...
Bahsettiğim dönemlerde durum biraz daha farklıydı. En fazla vergi ödeyen, verginin kutsallığını anlatır, gerilerde kalanlar, bir sonraki yıl rekortmenler arasında yeralacağını, daha fazla üretim, daha fazla ciro, daha fazla vergi ödeyeceğini gururla ifade eden açıklamalarda bulunurlardı. Yani bir yarış vardı, hemen hemen her yıl da rekortmenler arasına yeni isimler, kurumlar dahil olurdu.
Vergi ödemenin kutsallığı mı ortadan kalktı, yoksa verilen vergilerin yerinde kullanılmamasının getirdiği bir güven sıkıntısı mı var?...
Devlet yönetimine olan güvenin azalması, verginin kutsallığının gözardı edilmesinde en önemli faktör olarak karşımıza çıkıyor. Kazancın neredeyse üçte ikisini çeşitli isimler altında vergi olarak alan devlet, bunun karşılığında vermesi gereken hizmetleri, yapması gereken yatırımları yapabilmek için tekrar üretene, katmadeğer yaratana başvuruyor.
Hırsız affediliyor, katmadeğer yaratan yaptığı tek kalemlik hatanın faturasını misliyle ödemek durumunda bırakılıyor. Hal böyle olunca da vatandaş gözünde, katmadeğer yaratanlar nezdinde, verginin kutsallığı ortadan kalkıyor, vergi vermek değil, vergi vermemek daha eftal oldu.
Diğer taraftan, son yıllarda ortaya çıkan tablo, rekortmen olarak ilan edilenlerin aynı isim ve kurumlardan oluşması Yozgat’ta ticari hayatın sınırlarını da ortaya koymaktadır.