KAN ağlıyor, hem içimiz hem dışımız. Kızgınlığımız yanardağı misali, dokunsan yakacak. Suriye'de hain saldırı sonucunda şahadet şerbetini içen Mehmetçiklerin acısını ulus olarak yürüğemizin derinliklerinde yaşarken, gördüklerimiz yaşadıklarımız karşısında yıkılıyoruz, bir kez daha. Birilerinin çağrısına gerek duymaksızın toplanması gereken, bizlerin vekilleri sessiz. Sosyal medya hesaplarından mesaj yayınlayıp, 'baş sağlığı' diliyorlar. O kadar...
Bir gün öncesinden duyurular yayınlanıp, çağrılar yapılıyor. 'Yarın Cumhuriyet Alanı'nda Şahadet Şerbetini içen Mehmetçiklerimiz için gıyabi namaz kılınacak' deniyor. Alanda toplanan gençlere bir kaç vatandaş destek veriyor. Büyük çoğunluk alanın merdivenlerinden izlemekle yetiniyor. 'Bunlar niye toplanmış?' sorusunu yöneltirken, Şehitlerimizin varlığından da haberdar olmadıklarını anlıyor olmanın hüznü de çoküyor yüreğimize...
Sahi ne oldu bize!(?)...
Ortak değerlerimizi neden, nasıl kaybettik. Ağıtlarımız, gözyaşlarımız birlikte akardı. El ele tutuşup, omuz omuza düğünlerimizde halay çekerdik. Unuttuk...
Beyler burası Yozgat... 
Düşman çizmesinin değmediği, 'vatan' denildiğinde, 'bayrak' denildiğinde, düşünmeden canlarını siper etmeye hazır, havası soğuk insanı mert insanların yaşadığı şehir. Evladını, Peygamber Ocağına eline, saçının teline kına yakalarak, 'Vatana Kurban Olsun' diyerek, davul zurna eşliğinde uğurlayan şehrin insanları, neredesiniz?..
Sahi Nerelerdesiniz?...
Daha fazla merakta bırakmayın. Çıkın bir yerlerden. Ara sokaklardan, ana caddelerden. Toprağın altından çıkın. İnin gökyüzünden.  Vatan sosyal medya hesaplarından verilen tepkilerle korunmuyor...
Bilesiniz...