İçimdeki yangınları söndürebilseydim, biri biterken biri kalbime binmeseydi ve daha şehidimin kanı kurumadan Van’dan, Erciş’ten yıkım ölüm haberleri gelmeseydi yaşardım kalbimin ilk depremleriyle…
    Huzurum bir bir tükenirken ve mevsimler bir bir geçerken kalbimin depremlerini atlatmak sonra yeniden yaşamak zor oluyor. Yağmalanan hayatımızın kamyonları yollarda birer ikişer soyulurken  ve haber bültenleri ve gazeteler sürmanşetten insanlığa vurulan kara lekeleri, insanlık dışı eylemleri anlatırken yaşamak sahiden zor oluyor.
    Biliyorum ülkemin güzel insanları, ayın şavkında bir tas helalinden çorba içmekti derdiniz ve biliyorum pusulara düşmeden, sınır boylarında milletimizi yaşatabilmekti ülkünüz. Yarım kaldı her şey ve yaralarımız iyileşme sürelerini başka iklimlere bıraktı. Biliyorum her şey yarım kaldı; Ahmet amca Mehmet’ine yeni bir önlük alacaktı, Adile teyze kızı Ayşe’ye çeyizler düzecekti. Aslan Mehmetçik dönüşte iki gözü Fatma’sıyla düğün kuracak, boy boy çocuklar yetiştirecekti. Kim bilir? Ahmet amca çarşıdan dönüşte çocukları için aldığı ekmeği yer sofrasında bölüşecekti ama umutlar göçük altında, aslan Mehmetçik kara toprağın bağrında kaldı. Kısaca her şey yarım kaldı.
    Kalbimin depremleri dinmiyor, umutlarımız sönmüyor sönmesine ama yardım için uzanan eller, toprak altına uzanırken yine hain kurşunlar, yine hain pusular, ülkemin başında dört dönüyor. İnsan insanlığından utanmıyor ve insan savaşta, doğal felaketlerde, daha mert olmalı, daha vicdanlı, daha insan olmalı fakat bilmiyor işte hain, Rabbimin bütün bunlardan bir gün hesap soracağını…
    Günler gelip geçiyor, ömür denen nefes saniye saniye tükeniyor.
    Dilerim insanlık ben öldükten sonra da ölmez.
    Dilerim güzel ülkemin güzel insanları sonsuza kadar huzur, barış, sevinç ve mutluluk içerisinde yaşarlar.
    Dilerim bundan sonra hiçbir umut yarım kalmaz ve kalbimin depremleri, artçı bütün şokları dilerim sonsuza kadar diner…
    Yakın tarihte kaybettiğimiz şehitlerimize, Van ve Erciş depreminde hayatlarını yitiren aziz vatandaşlarımıza Rabbimden rahmet diliyor ve acılı ailelerimize ve güzel Türkiye’me başsağlığı diliyorum. “Vatan Sağolsun”
TÜRKÜLER ÖLMEZ OĞLUM
Oğul öyle çok yüreğimdesin ki;
Anadolu’nun bağrında kanayan,
Kafkaslardan salınan kartal gibi,
Süzülüp duruyorsun gönlümde sen…
    Umudun dağında, taşında koşan,
    Sen yardan, yarlardan aşan oğul,
    Göğsünde sıla ve gurbet yarası,
    Çarpışan, belaya atılan oğul…
Zor zamanda doğan yiğidim korkma!
Düştüğün bu cendere hayal değil,
Düş değil, düşten öte, düşten uzak,
Gönülden, gözden ırak sert bir beste…
    Kimi uzakların yakın olduğu,
    Ve yakınlarında tuzak kurduğu,
    Gölgelerin kıyısında vuruşan,
    Kan ter karanlıklarda dolaşan sen!
Zamana, ömre ömür katan oğul,
Sen bazen uzun hava, bazen bozlak, 
Fakat her zaman yalın ayak çoğul,
Yürekleri hoplatan, dolduran oğul…
    Sen uzakları yakın eden yiğit!
    İklimlerin oyunlarına susma!
    Oğlum, yaban kokulu delikanlım,
    Aldırma! Ve aymazlara kanma sen!
Tüm karaları beyaza çeviren,
Umutları sevindiren, aşkla sen,
Sevinçle sen, hayata bağlayan sen,
Bileğiyle dağları deviren sen…
       Erkeksin, öyle büyük, öyle güçlü,
    Anamın bol domatesli, biberli
    Bulgur pilavı kadar lezzetli can,