Fitne, Anarşi, bozgunculuk, günah, şirk, bela ve daha başka manalara gelirse de, ekseriya bölücülük, bozgunculuk anlamında kullanılır. Müslümanlar arasında bölücülük yapmak, onları sıkıntıya, zarara, günaha sokmak, insanları isyana kışkırtmaktır.
Bugün ülkemizde yaşanan da imtihanımız gereği budur. Müslümanların arasına sokulan fitne Müslümanları birbirine düşman tanıtıyor, adeta birbirine kırdırıyor, sevgilerine engel koyuyor. Yaşanan olayların en acı yanı da Müslümanların birçoğunun bu düşmanlığa inanıyor olması. Allah, “Kendi yolunda, sanki birbirlerine kenetlenmiş bir bina gibi saf bağlayarak çarpışanları sever”, “Allah’ın ipine birlikte sımsıkı sarılın, dağılıp-ayrılmayın ve “müminler ancak kardeştirler. Öyleyse kardeşlerinizin arasını bulup düzeltin” buyururken, Müslümanlar bu emirleri göz ardı ediyorlar.
Fitne hareketleriyle  İslâm kaybediyor, bedelini Müslümanlar ödüyor ve sonuçta İslâm ülkelerinde, İslâm düşmanları gâlip ve iktidar oluyor. Peygamberimiz sallallahu aleyhi vesellem: “Zandan sakının, çünkü (kötü) zan, sözlerin en yalan olanıdır. Başkalarının (gizli) konuşmalarını dinlemeyin ve kusurlarını araştırmayın. Birbirinize karşı böbürlenip üstünlük taslamayın, birbirinizi kıskanmayın, (aranızda) kin tutmayın ve (birbirinize) sırtınızı çevirmeyin. Ey Allah'ın kulları! Allah'ın size emrettiği gibi kardeş olun!” (Müslim)
İslâm’da ilk fitne hareketlerini devletleri yıkılan, ülkeleri Müslümanlar tarafından fethedilen ateşperest İranlılar, Yahudiler, Hıristiyanlar ve saltanatları ellerinden giden müşrik Araplar çıkarmışlardır. Bu guruplar milletleri adına intikam almak için Müslümanları bölmek, parçalamak, dinlerinden, imanlarından uzaklaştırarak kendi istek ve arzularını gerçekleştirmek için fitne çıkarmışlardır. Ne yazık ki Müslümanlar da bugüne kadar fitne tuzağına düşmekten kurtulamamışlardır.
İlk Müslümanlardan, Rasulullah’ın sadık dostu ve Rasulullah’ın kayınbabası olan Hz. Ebubekir’in oğlu Muhammed de Mısır’a vali olamadığı için ne yazık ki fitne hareketlerine katılmıştır. İsyancılar Hz. Osman’ın katline karar verince, bunu haber alan Hz. Ali çocukları Hasan’ı, Hüseyin’i, Hz. Zübeyr, Hz.Talha ve ashab-ı kiramdan bazıları dahi çocuklarını alarak Hz. Osman’ın evini korumak üzere gençlerden silahlı bir güç oluşturmuşlardı.  Genç muhafızlar Hz. Osman’ın evinin önünde nöbet tutarak kuş bile uçurtmuyorlardı. 
Ne yazık ki Hz. Ebubekir’in oğlu Muhammed, Gafiki, Kuteyre, Sevran ve Kinane isimli canilerle Hz. Osman’ın komşusunun duvarını yararak Hz. Osman’ın evine girdiler. Hz. Ebubekir’in oğlu Muhammed Hz. Osman’ın sakalını tutarak “Şimdi seni Muaviye (Şam Valisi), İbn-i Ebi Serh (Mısır Valisi) ve İbn-i Amir (Kufe Kahramanı) kurtaramaz.” dedi. Hz. Osman, Hz. Ebubekir’in oğlu Muhammed’in yüzüne bakarak “Baban senin bu halini görse ne kadar üzülürdü.” deyince Muhammed Hz. Osman’ın yanından ayrıldı. Kur’an okumakta olan Hz. Osman Zin’nüreyn şehit edilirken temiz kanı okumakta olduğu Bakara Suresinin “…Feseyekfikehumu’llah…” (Artık onlara karşı Allah sana yeter.) ayetinin üzerine düştü. 
İslâm’da ilk fitne Hz. Ömer’in şehit edilmesiyle başlamış, Hz. Osman’ın şehadeti, Cemel Vak’ası, Sıffin Olayı, Hz. Ali ve oğlu Hz. Hüseyin’in şehadetiyle doruk noktasına çıkmış fitne olayları, hız kesmeden bugünlere kadar devam ederek Müslümanları başsız, sahipsiz, perişan hale getirmiştir. İslâm alimleri “fitne hastalığı bulaşınca insanın gözü ve gönlü bağlanır.” demişlerdir.
Fitne, zaman, mekan ve şahıs tanımadığını ve boyutunu açıklamak üzere Ashabın arasına giren fitneyi ve sebep olduğu faciayı zikredebiliriz. Emir’ul- Mü’minin halife Hz. Ali ile Hz. Ayşe arasında Hz. Osman’ın katli ve katilleri hakkındaki görüş ayrılığından meydana gelen Cemel Vak’asında 13 bin kişi öldürülmüştür.. Yine Emir’ul mü’minin halife Hz. Ali ile Şam valisi Muaviye arasında Hz. Osman’ın katli ve katilleri hakkındaki görüş ayrılığından dolayı meydana gelen Sıffin Savaşında Hz. Ali taraftarı 25 bin, Muaviye taraftarlarından da 45 bin kişi ölmüştür. Böylece Cemel Vak’asında 13 bin, Sıffin’de her iki taraftan 70 bin olmak üzere toplam 83 bin Müslüman fitneden dolayı şehit olmuş ve ölmüştür.