KİM olursak olalım, ne işi yaparsak yapalım, yaptığımız işin bir sorumluluğu ve ahlakı olmalı! Ne dersiniz? Ekmek kazanıyoruz, iş yapıyoruz, hepimiz toplumsal bir ahlak çerçevesinde hizmet üretiyoruz, Üretmek istiyoruz, evimize çoluk çocuğumuza ekmek götürmeyi düşünüyoruz.
Hizmeti adam gibi yapmak, hizmete emeğini, ALIN terini bulaştırmak ve “HELAL”  damgasını vurmak bizim elimizde olmalı;  öyle değil mi? Ne iş yaparsak yapalım, dürüst ve hilesiz yapmazsak sorumluyuz, vebal altındayız. Ben böyle düşünüyorum.
Ülkenin geneli bilmem ama, Yozgat'ta iş ve meslek ahlakı konusunda sıkıntılar var. İşe- emek ve ALIN teri dökmekten kaçınıyoruz.  Sağlık ve kaliteli iş yapmak istemiyoruz. Yaptığımız işi önce kendimiz beğenmeliyiz!..Bir de işimizi, alın terimizi helal ettiriyor muyuz; bunu hiç düşündünüz mü?.
Son günlerde iki - üç hadise yaşadım. Eve yarım saatliğine iki ayrı usta götürdüm. Yarım saatlik işe karşı tam bir yevmiye talep ettiler. Yemin billah ederek parayı kopardılar, ama beni memnun etmediler ve bedduamı aldılar. Çünkü iş yarım saatlik işti. Düşündüm, bu iş ahlakı mıdır? Hizmet ve görev bunun neresindedir? Bunun adı adam çarpmak değil midir? Ha cin çarpmış ha sen çarpmışsın!..
Bir esnafımıza iş yaptırdık;  hem habersiz, hem yarım, hatta acemice yaptılar. İş içimize sinmedi, kerhen parasını ödedik, ama son derece mutsuz ve huzursuz olduk. Aracımızı bir arkadaşımıza yaptırdık, fahiş bir fiat alıp bedduamızı kazandı, yani bizi kibarca çarptı.... Örnekler çoğaldı, çoğaltmam da mümkün. Sanırım bu yazıyı okurken  siz de şimdi bir sürü örnek sıralıyorsunuzdur.
Kalite yok, güler yüz yok, samimiyet yok ve müşteriyi memnun  bırakma diye bir dertleri yok. İş - aş ve görev baştan savma. Helal ettirme diye, memnun bırakma diye bir dertleri de yok. Alırsan al, beğenmezsen beğenme, çok umurlarında değil...Esnaflık ahlakı sıfır, umurlarında değil, o anı kurtarsınlar tamam. Şimdi sormak lazım, helal kazanç bunun neresinde? İnsana hizmet ve görev ahlakı bunun  neresinde?
İşiniz istediğiniz gibi yapılmıyor, yapılan işten memnun kalmıyorsunuz, üstüne üstelik  bir de katmerli para ödüyorsunuz. Hatta bazen bir işi defalarca yaptırmak zorunda kalıyorsunuz. Yarım saatlik işe tam yevmiye alan zata parasını ödedim ama helal olsun diyemedim!. Beni alaya alan Esnafın bedeli ödedim amma, senin kapına bir daha uğramam diye dua ettim (!).
Şöyle yapsak? İşimizi tam yapsak, emeğimizi katsak, müşteriyi memnun ve mutlu etsek, görevimizi hizmet ahlakı ile yerine getirip:"Hakkım helal olsun!, Alın terine emeğine sağlık!" Dedirebilsek nasıl olurdu? Harika olur değil mi? İşi yapamayacağımızı beyan etsek, işi ehline havale etsek, ALIN teri döküp helal ettirsek kim kazançlı çıkar? Herkes, hem alıcı hem de satıcı.  Allah da memnun kalır, kulu da! Sende evine- çocuklarına helal ekmek götürmüş olursun.
Hepsinden önemlisi şu: Yaptığımız işi helal ettirmek , dürüst iş yapmak ve hizmet Aşkın'ı yerine getirmek  adına  çalışırsak, hem para kazınırız, hem dost kazanırız hem de Ahiretimizi kazanırız, sizce de öyle değil mi? Biz ne yapıyoruz,  günü kurtarıyoruz. Helalı-  haramı düşünmüyoruz. Kalite- güven ve memnun etme duygusunu hiç hesaba katmıyoruz. Yani satan memnun ama alan memnun değil!  Kalite Kontrolü yok, hizmet esas değil, müşteri memnuniyetinin önemi yok...Gününü kurtaran kaptan? O günü kurtarırsınız ama, yarını ve yerin altını kurtaracağınızı sanmıyorum!....Siz ne dersiniz?