Son kullanma tarihi geçeli yıllar olmuş bir sürü penisilin iğnesi vardı Rahmetlik Durak Emminin.
    Allah’tan kimseye bir zararı dokunmadı ama çok tehlikeli teşhisleri vardı derbederin.
    Ata, eşeğe, ineğe bile iğne vurur, aynı iğneleri kaynatıp tekrar insanlara da kullanırdı. “Ben yarım tohdurum oğlüm” derdi.
    “Ordan bi zehen getirin, eyi bi gaynasın  şu inneler” derdi. İğneler iyice kaynadıktan sonra gayet kendinden emin bir şekilde hartadan öyle bir vururdu ki bas bas bağıttırırdı insanları. “ Çok dinledik onun innecilik maceralarını.
    Akademisyenler boşuna Hipokrat yemini yapmıyor. Liyakatı boşuna kazanmıyorlar.
    Dirsek ve beyin çürüterek o mesleğin itibarını kazanıp hayırlı ve dürüst görevler üstlenerek, etrafa sağlık ve mutluluk dağıtıyorlar.
    Liyakat sahibi olmayan şahıslara imkan verilirse insanların çaresizliği onlara keyif olarak yerleşiyordu.
Gôo Oğlanın Cinni Davut pür telaş Durak Emminin eve geldi.
    “Yetiş Gurbanım Durak Emmi, gatır geberiyo” dedi. Tamamda gatıra Durak emmi ne yapabilirdiki.     Dur oğlüm, apırcın olma, bi bahah” dedi. Peşinde onlarca kalabalık Cinni Davut’un ahıra gittik.
    Katır gerçektende bir yatıyor, bir kalkıyor, ayaklarını uzatıyor ve titriyordu.
    Yeşil kutudan iğneleri çıkardı. Küçük bir testere ağızlı bıcakla penisilin iğnesini kesti.
    Toz ve suyuyla bir karışım yaptı. Katırın arkasından iğneyi hartadan bi dürttü.
    Katır can havliyle Durak Emminin döşüne çifteyi koyunca iki saat uğundurdu.
    Durak Emmi katıra “Vay bilmem ne ettiğimin gatırı” diye iyi bi söğdü. Sahibi ve Durak Emmi katıra yedi, sekiz tane deynek döşedi.
    İğneyi iyice zerkettiler. “El benden, şifa Allah’tan” dedi ve ordan uzaklaştık.
    Ertesi gün ilkindi üzeri Cinni Davut Durak emmiye 6 tane yumurta ile bir zehen çokelik getirdi. Katırın bişeyi galmadı, Allah senden razı olsun” dedi ve gitti.
    Aynen Kemal Sunal filmlerindeki sahne gibiydi. Katır gerçekten iyi olmuştu.
    Herkes Durak Emminin maharetlerinden ve başarılarından bahsediyordu.
    Köy dışından gelenler Durak Emmiye her seferinde penisilin iğnelerden getiriyorlardı. “28 dene innem, İki kilo pambığım, yarım boduçta golonyağım var, İğneyi vuru vurmaz pambığınan eyice ovuşturun, ilaç dağılsın, derdi.
    İnsan hasta olur olmaz önce iyi olacağım morali taşımalı. Kendinden, geçmiş, ümidini yitirmiş hastalar moralmen çökünce iyi olma süreleri çok uzuyordu.
    Hasta çektiği acının şiddetinden mi, yediği iğnenin moralinden mi bilmiyorum ama hemen iyi olurdu.
    Doktorları çok eleştirirdi Durak Emmi. “Heç bişey bilmiyolar Durah ağa noreciğik diyi hep bana danışıyolar.” Derdi.
    Hatta bir seferinde Ankara’da hastanenin birinde hastanın birini onlarca doktor iyi edememiş, başlarındaki Profösör Doktor “Bi de Durah bahsın yavrum sana” demiş.
    İbdi Allah, sonra Durağan sayesinde hasta eyi olmuş. Böyle söylentilerde olurdu köyümüzde..
    Mekanın cennet olsun Durak Emmi.
    Güzel yüzün, neşeli sohbetin ve çılgın teşhislerinle kimseye bir zarar vermeden Hak’kın rahmetine kavuştun.
     Öyle kararlı ve moral veren bir ifaden vardı ki, hastalar seni görü görmez iyi olma moduna girerlerdi.
    Huzur içinde uyu…