Umutsuz gecelerde
Hıçkıran hayallerim,
Bu gece yine ağlamış karanlığa…
İçimi acıttı yılgınlığın
Yamacına saklanmış düşlerim.
Tenimde gülümseyen
Gözyaşının lekesi,
Gözlerimde kızıl heyecan.
Aynalar küfreder gibi
Bakarken yüzüme,
Dudaklarımda,
Bahardan kalma bayat bir ıslık.

Unutmuşum diyerek
Başlıyorken yaşamaya
İçimdeki çocuk uyandı birden…
Öksüz çığlıklarıma
Çocuksu sevinçler katıp,
Koşarak gittim odasına…
Yorgun akşamların,
Ürperen rengi gibiydi gözleri…
Biraz şaşkın…
Biraz ürkek…

Sol yanımı acıtanlara kelepçe vurup,
Kırılgan şarkılar söyledim ninni diye…
Dinlemedi…
Avutamadım…
Derdine derman katamadım…

Luna park diye tutturdu hafiften…
“Çarpışan oto” dedi sessizce…
Bağırmak istiyordu belli ki…
Çığlık atmak…
Çarpışmak istiyordu herkesle…
O, en büyüktü…
Kim bilir… Belki de…
Sadece kendisiyleydi savaşı…

Elma şekeri diyordu…
Gözleri, kırmızı renkli
Pamuk şeker yiyordu…

Hasretle bakışıp,
Umutla gülüştüm çocuklarla…
Yalnızlığın sesinden bir resim yapıp,
Sustum güneş uyanmasın diye…
Sırlarımı bölüştüm…

Olmaz dedim!
Bunları yaşamak için lunaparka gitmeye gerek yok.
Dışarısı panayır yeri…
Ortalık lunapark misali…
Şimdi geç oldu… Uyu…
Yarın çıkarız, gezeriz lunaparkı…
Panayırı…
Hatta, elma şekeri bile yeriz!
Atlıkarıncalara biner,
Korku tünelinden geçeriz,
Nara atarız zamansız mekanlara,
Yörüngesi kaymış yıldızlara…
İşte yiğitlik bu deriz… Kahramanca…

İnanmasa da, “Tamam!” dedi…

Gözlerini yumdu hafifçe…
Sabahın erken olması tek dileğiydi…

Sevgiyle öptüm…
Üşümesin diye, üstüne hayallerimi örttüm…

Öyle güzel uyudu ki…
Yüzünde melek gülümsemesi
Tıpkı…
Çocukluğumdaki gibi…
Ben gibi…
Biz gibi…

Bilmiyordu ki, zaman,
Ümidi olmayan yarınlara gebe,
Sevda içimde köz gibi…

Ve
Işığı kapatmadım…
Karanlıkta kalmasın…
Hep aydınlık yaşasın diye…
Bir türkü tutturdum dilime:
“Gel diyorsun güzelim,
Gülmedin ki geleyim…
Gönül verme ellere,
Kadrini ben bileyim…”
Şükrü TÜRKMEN
Milli Eğitim Bakanlığı Müfettişi
ANKARA