TÜRKİYE yeni bir döneme girmesinin ardından bir çok değerler, kavramlar da farklılaştı/farklı yorumlanmaya başlanıldı.  Önce işletme, sonasında Limited, ardından Anonim, Holding derken geldik  Kartel anlayışına. Ötesi var mı? Bilemiyorum. Bildiğim ve yaşadığım, bu yeni düzenin beraberinde herkesin 'müşteri' sıfatıyla tanımlanmasını getirmiş olmasıdır. Belki de doğrusu budur...
Yozgat'ta son günlerde en fazla gündeme taşınan sağlık ve eğitim ile ilgili sorunların temelinde yatan gerçek de, herkesin 'müşteri' olarak görülmesi, hatta biraz daha abartılı olarak uygulanıyor olmasıdır. Sorunların başlıca nedeni olarak karşımıza bu çıkıyor. Farkında olunmasa da, durum budur...
Hastaneye gidiyorsunuz. Sizi kapıda karşılıyorlar. Yakından ilgileniyorlar. Hoşunuza gidiyor. Muayene olacaksınız. Rahatsızlığınızın giderilmesi için doktorun 'melhem' olmasını isteyeceksiniz. Doktor ile yüzyüze geldiğiniz andan itibaren 'müşteri' konumundasınız. Bir mağazadaki tezgahtarın, daha fazla ürün satabilme teşalışını hekimde de görmek mümkün. İlk bakışta hoşunuza bile gidiyor. Zira doktor, sadece sizin hastalığınızla ilgilenmiyor. Sizinle yakından ilgilenip, daha başka hastalığınızın bulunup, bulunmadığını da araştırma telaşı içerisinde olduğu kanısıyla yaklaşım gösteriyorsunuz. İş faturaya dönüştüğünde, asıl kıyamet orada kopuyor. İsyan orada başlıyor...
Yozgat'ı yıllardır 'eğitim kenti' yapabilme uğraşı var. 'Şehrin kalkınması/gelişmesi için, üniversite kenti olmamız şart' diyenlerin sayısı azımsanmayacak kadar. Üniversite öğrencisi Yozgat'a gelecek. Yozgat ekonomisi/ticareti hareket kazanacak. Salt 'kazanma' içgüdüsü ile hareket edilince, ortaya arz/talep konusu çıkıyor. Eğitim/öğretim, akademik başarı, araştırma, inceleme, üretim ve daha bir çok konu devre dışı bırakılıyor. 'Yozgat'ta öğrenci sayısını 15 bine çıkarttık. İlk hedefimiz 30 bin öğrenciye çıkartmaktır' açıklamaları havalarda uçuşuyor. Ama hiç kimse farklı bir açıklamada bulunmuyor. 'Bozok Üniversitesindeki mevcut akademik kadromuzu iki katına çıkartıp, daha fazla bilimsel araştırmaların yapılabilmesine imkan sağlayacak yapısal oluşum sağlanmıştır/sağlanacaktır' gibi sözler söylenmiyor,  benzer ifadeler kullanılmıyor. Bundan sonra da kullanılmayacaktır...
Çünkü, öğrenci buraya veya diğer illere eğitim/öğretim, akademik bilgi birikimi için gelmiyor. Gelmiş olsa bile onu okulda, dört duvar arasında görecektir. Asıl olan öğrenci Yozgat'a gelecek, şehrin ekonomik yapısına hareketlilik getirecek. Esnafı, tüccarı, dolmuşcusu kazanacak. Yani öğrenci 'müşteri' demektir. Daha fazla kazanç demektir. Daha fazla kanabilmek için gerekli önlemlerin alınması demektir...
Elbette öğrenci de yiyecek, içecek, ihtiyaçlarını karşılayacak, şehir hayatına katkıda bulunacak. Bunda sorun yok. Ancak, öğrenciyi öncelikle müşteri olarak görüp, abarttığımız zaman eğitim/öğretim ikinci plana bile atılmıyor. Daha da geri planda bırıkılıyor...
DÜNDEN BUGÜNE, BUGÜNDEN YARINA
-TAŞIMALI ÖĞRENCİNİN YOL ÇİLESİ...

YERKÖY ilçesine bağlı 19 köyün kullandığı grup köy yolunun Akpınar-Topaç köyleri arası, 31 Ekim 2003 tarihindeki yağışla birlikte tarlaya döndü, taşımalı eğitim gören 150 öğrenci zor durumda kaldı. Taşımalı eğitime kapsamında İlçe merkezine gelen 9 köyden 150 öğrenciyi taşıyan araçlar çamura gömüldü. Öğrenci minibüsleri öğrencilerin yardımıyla kurtarıldı. Köy Hizmetleri İl Müdürlüğünün onarım programında yer alan Akpınar-Topaç köyleri arası grup yolunun yapımında, kum yerine tarladan alınan toprağın kullandığı ileri sürüldü. Yağışlarla birlikte yol tarladan farksız hale geldi.